En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Evde Küçük Yardımcı Olmanın Renkli ve Eğitici Masalı

  • Masallar
  • Eklenme Tarihi: 18 Ekim 2025
  • Güncelleme Tarihi: 18 Ekim 2025
Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı
Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - Masal Oku - Hikaye Oku

Bir zamanlar, mavi panjurlu küçük bir evde, güneşi pencere camlarında yakalayan bir çocuk yaşardı. Adı Mustafa’ydı. Gözleri merakla ışıldar, saçlarının arasına rüzgâr değse gülümserdi. En iyi arkadaşı sarı tüylü minik ayıcığı Pofidik, en sevdiği de annesinin yaptığı mis kokulu tarçınlı sütlü tatlıydı. O sabah yağmur damlaları camlara usul usul vuruyordu. Odasında çeşit çeşit oyuncak, masal kitapları, renkli bloklar ve küçük arabalar etrafa yayılmıştı. Anne mutfakta tarhana çorbası karıştırıyor, pencerenin önünde saksı çiçekleri mis gibi kokuyordu.
Mustafa, yerdeki renkli bloklara basmadan pencereden dışarı bakıp derin bir iç çekti. Yağmur yağdığı için dışarı çıkamayacaktı. O sırada annesi mutfaktan seslendi: “Mustafaaaa, tarhana çorban kaynamak üzere. Sen de birazdan sofrayı kurmama yardım eder misin?” Mustafa koşarak mutfağa geldi. “Yardım ederim anne!” dedi, gözleri sevinçle parladı. “Bugün ben de evin yardımcısı olmak istiyorum.”
Annesi gülümseyip onun saçlarını okşadı. “Harikasın. İstersen önce odanı düzenleyelim. Oyuncaklar mutlu olduklarında kutularında, kitaplar mutlu olduklarında raflarında olurlar.” Mustafa başını salladı. “Peki anne! Oyuncakları toplamak hiç de zor olmasa gerek.” Annesi çorbayı kısık ateşe koyup mutfağı toparlarken Mustafa odasına döndü.
Odaya girdiğinde tuhaf bir kıkırdama duydu. “Kıkı kıkı!” diye bir ses, yatağın altından geldi. Mustafa yere eğilip baktı. Küçük kırmızı bir araba, mavi bir topun arkasına saklanmış, sarı bir blokla fısıldaşıyordu. Mustafa şaşkınlıkla gülümsedi. “Oyuncaklarım konuşuyor mu yoksa?” Tam o anda, bir yerlerden cılız ama neşeli bir melodi duyuldu:

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 2

“Topla, topla, yerlerine,
Kutulara, renklerine,
Oyuncaklar şarkı söyler,

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 3

Güvenince ellerine!”
Mustafa, melodiyi duyar duymaz ayıcığı Pofidik’i koluna taktı. “Haydi,” dedi, “Oyuncak Toplama Şenliği başlıyor!” Elini havaya kaldırınca sanki odaya görünmez bir sihir serpildi. Kırmızı arabalar kırmızı kutuya, mavi bloklar mavi kutuya gitmek için kıpır kıpır oldu. Mustafa tek tek onları aldı, “Kırmızılar kırmızıya, maviler maviye!” diyerek kutulara yerleştirdi. Oyuncak dinozor “Grrr!” diye hırlamaktan vazgeçip “Teşekkür ederim!” dedi. Küçük davul zıplayıp “Tık tık tık” diye ritim tutarak ikiz marakaslarla vedalaştı.
Bir ara, küçük bir tren raylardan ayrılıp dolabın altına kaçmıştı. Mustafa sürünerek onu buldu. Dizlerinin kirlenmesine aldırış etmedi ama aklına annesinin öğrettiği bir söz geldi: “Bir işi yaparken önce etrafı toplamak, sonra kendini toparlamak.” Treni çıkarırken kendi kendine mırıldandı: “Oyuncaklar mutluyken ben de mutluyum.” Tren gülerek “Çuf çuf!” dedi ve raylı kutusuna yerleşti.

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 4

Odasının bir köşesinde yumuşacık bir sepet vardı. Sepetin kenarında işlemeli bir yaka gibi duran dantel aslında sepetin gülümsemesiydi. Sepet “Hışır hışır” diye hafifçe sallandı. Mustafa göz kırptı. “Sen Kirliler Sepeti misin?” Sepet usulca başını sallayan biri gibi ses çıkardı: “Hışır.” Mustafa gülümsedi. “Bekle, birazdan görüşürüz. Oyuncaklarımı tamamlayayım.”
Son blok da yerine gidince odada hoş bir ferahlık yayıldı. Pencerenin yağmur damlalarıyla çizdiği desenler bile sanki daha net görünüyordu. Mustafa, annesine seslenmek üzere kapıya yöneldi ki bir anda ayaklarının altında minik bir gölge belirdi. Halının desenlerinden beliren bu gölge cıvıl cıvıl konuştu: “Ben Evdeki Küçük Yardımcı Ruh! Bugün iyi işler yapmayı seçtin, Mustafa. Yardıma ihtiyacın olursa bir şarkı ıslık çal yeter.” Mustafa şaşkınlıkla gülümsedi. “Harika! O zaman sıradaki iş ne?” Küçük Ruh gülerek parmağıyla lavaboyu gösterdi. “Eller ve yüz! Evdeki iyi işler temiz ellerle başlar, bilirsin.”
Mustafa lavaboya gitti. Aynanın önünde el sabunu köpüklenmeye hazır bekliyordu. Sabunun üstünde minicik baloncuklar, tıpkı yağmurun kardeşleri gibiydi. Musluğu açtı, ılık su parmaklarının arasından geçti. Sabunu avuçlarında gezdirirken Köpük Prensi adıyla tanıttığı bir baloncuk ortaya çıktı: “Merhaba Mustafa! Ellerini güzelce yıkamaya ne dersin? Böylece mikroplar tek tek dans ederek kaçsın.”

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 5

Mustafa kıkırdadı. “Peki, nasıl yıkamalıyım?” Köpük Prensi şarkı söylemeye başladı: “Avuçlar, parmak araları, başparmaklar, tırnak uçları, bilekler… Yirmi say boru gibi sesle, sonra mis gibi olur her yer!” Mustafa önce avuç içlerini ovdu, sonra parmak aralarını sabunladı, başparmaklarını tek tek çevirdi, tırnaklarının altını nazikçe temizledi ve bileklerine kadar köpürttü. Bu arada küçük bir ritim tuttu: “Bir, iki, üç, dört, beş… Yirmiye kadar say!” Köpük Prensi her sayıda hoplayıp zıplıyor, köpükler gülücükler saçıyordu. Sonunda suyla iyice duruladı. “Şimdi yüz,” dedi Prens. Mustafa ılık suyla yüzünü yıkadı, yanaklarına su damlaları kondu. Aynada taptaze bir Mustafa gördü gözleri parlıyordu. “Oh!” dedi, “Ne ferah!”
Tam o sırada annesi mutfaktan seslendi: “Mustafaaaa, ellerini yıkadıysan sofrayı kurmama yardım eder misin?” Mustafa koşarak geldi. “Evet anne, köpük prensle tanıştım!” Annesi gülümsedi: “Köpük prense teşekkür ederim o halde. İstersen kaşıkları, çatalları ve peçeteleri getir. Ben de ekmeği dilimleyeyim.” Mustafa dikkatle kaşıkları ve çatalları dizdi, peçeteleri güllü tabakların yanına koydu. Pofidik ayıcığı sandalyenin arkasına oturtup ona da minik bir peçete verdi. “Misafirimizsin,” dedi gülerek.
Çorba sıcak sıcak tabağına kondu. Beraberce “Afiyet olsun” dediler. Mustafa kaşığını üfledi, bir yudum aldı. “Çok güzel olmuş anne!” Annesi tatlı tatlı baktı: “Senin yardımın var bu lezzette, biliyor musun?” Yemeğin sonunda bir dilim elmalı kek yediler. Mustafa kekin tarçın kokusunu içine çekti, sonra ayakta küçük bir zıpzıp yaptı. “Anne, ben bugün her şeyi düzenli yapmayı istiyorum.” Annesi: “O zaman sıra neye geldiğini biliyor musun?” diye sordu. Mustafa düşündü. “Diş fırçalama vakti!”

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 6

Banyoya gittiklerinde diş fırçası rafın üstünde pırıl pırıl duruyordu. Fırçanın sapı mavi, kılları bembeyazdı. Diş macunu tüpü ise çilekli bir gülümsemeyle bekliyordu. Mustafa fırçayı aldı, azıcık macun sıktı. Tam fırçayı ağzına götürecekti ki aynadan bir fısıltı duyuldu: “Hiii! Şeker Böcekleri geliyor!” Mustafa şaşkınlıkla etrafa baktı. Birden aynanın içi bir masal kapısına dönüştü ve çiçekli bir patikadan Şekersinekleri çıkageldi. Minicik, pembe kanatlı bu yaratıklar şeker kristallerinden saraylar yapmayı severdi. Ama yanlış yer seçerlerse, yani dişlerin üzerine konarlarsa, orada küçük çürük kaleleri kurarlardı. Mustafa, “Ah olmaz!” dedi. “Dişlerimi korumalıyım.”
Tam o sırada Diş Fırçası Bey öne atıldı. “Ben buradayım!” dedi yiğitçe. “Küçük daireler çizerek üst dişlerden başlayacağız, sonra alt dişler, sonra arka dişler ve en sonda dil!” Macun Hanım da şarkıya girdi: “İki dakika boyunca, sabırla ve nazikçe, köpükler şenlik yapsın, Şekersinekler gitsin gizlice!”
Mustafa gülümseyip ayak ucunda salındı. “Başlıyoruz!” Fırçayı üst dişlerine küçük daireler çizerek gezdirdi. Sol, sağ, ön, iç… Şekersinekler “ııııh!” diye kaçışmaya başladı. Sonra alt dişlere geçti. “Bir, iki, üç… yirmi,” dedi kendi kendine. Arka büyük azılarda fırçayı biraz daha dikkatle gezdirdi. Diş Fırçası Bey “Süper!” diye bağırdı. En son dilini de nazikçe fırçaladı. Macun Hanım’ın çilekli kokusu banyoya yayıldı. Mustafa köpükleri lavaboya tükürüp ağzını suyla çalkaladı. Aynadaki Şekersinekler, minik bavullarını toplayıp çiçekli patikaya geri döndü. “Burada bize yer yok,” dediler ve kayboldular. Aynadaki masal kapısı yavaşça kapandı.

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 7

Mustafa aynaya bakıp bembeyaz gülümsemesini gösterdi. “Dişlerim pırıl pırıl!” dedi. Tam banyodan çıkarken gözü sepete takıldı. Odaya döndüğünde biraz önce dizleri ve dirsekleri tozlanmış olmalıydı. Pijamalarını giymeden önce üstündeki kirlileri fark etti. Annesinin sesi uzaktan ve tatlı bir ezgi gibi geldi: “Kirlileri sepete yerleştirmeyi unutma, küçük yardımcım.” Mustafa başını salladı. “Unutmam anne!” Kırmızı desenli tişörtünü, gün boyu üstünde taşıdığı küçük lekeleriyle beraber nazikçe sepetin içine bıraktı. Çoraplarını avucuyla eş yapıp yanına koydu, pantolonunu da katlayıp üstlerine serdi. Sepet hışırdayıp “Teşekkür ederim,” dedi sanki. Mustafa “Rica ederim Sepet Dede,” diye fısıldadı. “Seni dolup taşırmayacağım, ama seni de boş bırakmayacağım kirlileri severek taşı.” Sepet, içindeki çamaşırlara sarılıp usulca sustu.
Evdeki Küçük Yardımcı Ruh, kapı eşiğinde tekrar göründü. “Bak, oyuncakları topladın, ellerini yüzünü yıkadın, dişlerini fırçaladın ve kirlileri sepete yerleştirdin. Bugün büyük işler başardın, Mustafa.” Mustafa gururla gülümsedi. “Evet, kendimi çok iyi hissediyorum.” Küçük Ruh, cebinden minik bir yıldız çıkardı. Yıldız, geceleri perde arkasından sızan ışıklar gibi parlıyordu. “Bu Yardımcı Yıldız. Gece ışığını hafifçe odana bırakır, sana iyi uykular fısıldar.”
Tam o sırada annesi içeri girdi. Kapıda durup odaya baktı. Her şey yerli yerindeydi. Yatağın üzerine özenle konmuş pijamalar, kutularına girmiş oyuncaklar, rafında hizalı duran kitaplar… Annesinin gözleri parladı, yüreği sıcacık oldu. “Mustafa, sen bugün küçük bir kahramandın,” dedi. Mustafa koşup annesine sarıldı. “Ben senin yardımcınım anne!” Annesi onu kollarına alıp pencerenin önüne götürdü. Yağmur artık incecik bir tül gibi yağmaktan vazgeçmiş, gökyüzünün bir köşesine usulca bir gökkuşağı uzanmıştı. “Bak,” dedi annesi, “Gökkuşağı bile seni alkışlıyor.”

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 8

Akşam olduğunda Mustafa banyoda minik ayaklarını köpüklü suyla yıkadı, pijamalarını giydi. Pofidik ayıcığı kucaklayıp yatağına uzandı. Annesi başucuna oturup saçlarını okşadı. “Bugün neler yaptığını bir say bakalım,” dedi. Mustafa parmaklarını sayar gibi birer birer anlattı: “Oyuncakları topladım, ellerimi ve yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım, kirlileri sepete yerleştirdim, sofrayı kurmaya yardım ettim.” Annesi onu öptü. “Hepsi de çok güzel işler. Evimiz senin yüzünden daha düzenli, daha neşeli.”
Mustafa göz kapakları ağırlaşırken Evdeki Küçük Yardımcı Ruh pencerenin perdesinden süzülüp omzuna dokundu. “Yarın da birlikteyiz,” dedi fısıldayarak. “Her gün azıcık yardım, her gün azıcık özen, evi bir masal bahçesine çevirir.” Mustafa gülümsedi. “Peki, yarın oyuncaklar yine şarkı söyler mi?” Küçük Ruh göz kırptı. “Sen kalbini açık tut, kulakların duyar.”
Gece iyice koyulaşırken Yardımcı Yıldız perdeden sızıp odanın köşesine yerleşti. Duvarda yumuşak bir ışık damlası bıraktı. O ışık damlası, sanki sabah güneşi geldiğinde tekrar parlamayı bekleyen bir sır gibiydi. Mustafa Pofidik’i daha sıkı kucakladı ve aniden aklına yeni bir oyun fikri geldi: “Yarın oyuncakları renklerine, şekillerine ve boylarına göre toplamak için bir yarış düzenleriz. Birinci olan kutu, şarkı söyleme sırası alır.” Gülümsedi, çünkü hayal gücü oyunların en güzel arkadaşıydı.

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 9

Ertesi sabaha kadar Mustafa derin derin uyudu. Rüyasında diş fırçası bir trenin lokomotifi olmuş, küçük vagonları macunla boyamış Köpük Prensi köpüklerden bulutlar yapmış Kirliler Sepeti uçan bir balona dönüşüp kirli çorapları gökyüzünde yıkayıp gökkuşağına asmış Oyuncaklar ise çok düzenli bir sırayla dans ederek kendilerini kutularına götürmüşlerdi. Rüyalar, Mustafa’ya her işi oyun gibi görmenin sırrını fısıldıyordu.
Sabah güneşi perdelerden içeri sızdığında Mustafa esnedi ve gerindi. Annesinin sesi mutfaktan yine tatlı tatlı geldi: “Günaydın küçük kahramanım. Yeni güne hazır mısın?” Mustafa yatağından atladı, gözleri pırıl pırıl. “Hazırım anne!” dedi. “Bugün yine yardım edeceğim.” Annesi mutfağın kapısında onu karşıladı, masaya sıcak süt bıraktı. “İşim çok değil,” dedi annesi, “ama senin yardımınla daha neşeli olacak. Önce ful bakış, sonra küçük işler.” Mustafa kahkahasını tutamadı. “Ful bakış ne anne?” Annesi gülerek açıkladı: “Etrafa bir bak, nerede bir düzen gerek, nerede bir temizlik. Sonra sırayla hallet.”
Mustafa mutfakta tabakların hizasına baktı, bir iki peçeteyi düzeltti. Sonra banyoya uğrayıp yüzünü taze suyla çarptı, dişlerini sabah sabah bir kez daha fırçaladı. O an aynada eski arkadaşlarını hayal etti. “Merhaba Fırça Bey, merhaba Macun Hanım,” dedi gülümseyerek. Onlar da sanki göz kırptı. Kirliler Sepeti’ne baktı dün geceki kıyafetleri içinde rahatça uyuyordu. Mustafa sepetin üstünü nazikçe örttü. “Sen de dinlen,” dedi, “anneme çamaşırda yardım ederken yine görüşürüz.”

Mustafa’nın Düzen ve Temizlikle Dolu Neşeli Gün Masalı - 10

Günler böylece akıp gitti. Mustafa, her gün biraz daha dikkatli, biraz daha becerikli oldu. Oyuncaklar onunla oynamak için sabırsızlanıyor, ama oyun bittiğinde sevinçle kutularına koşuyorlardı. Lavabo, onun elleriyle şarkılar söylemeye alıştı. Diş fırçası her akşam bir kahraman gibi parladı Şekersinekler artık masal diyarında başka yerlerde saray kurmayı tercih ediyorlardı. Kirliler Sepeti ise her bıraktığı çorapla, tişörtle teşekkür eden bir dost oldu.
Bir akşamüstü annesi mutfakta kek yaparken Mustafa yanına gitti. “Anne, sana her gün yardım ettiğim için evimiz daha mutlu mu?” diye sordu. Annesi diz çöküp gözlerinin içine baktı. “Evet,” dedi, “evimiz mutlu, kalbim mutlu, sen mutlusun. Ve en güzeli, bu mutluluk paylaşıldıkça çoğalıyor.” Mustafa etrafına baktı masanın üzerinde taze çiçekler, raflarda sıralanmış kitaplar, odasında kendi elleriyle kurduğu düzen vardı. “O zaman,” dedi, “ben hep böyle yapacağım: Oyun oynayacağım, sonra oyuncakları toplayacağım ellerimi yüzümü yıkayacağım akşam dişlerimi fırçalayacağım kirlileri sepete yerleştireceğim. Çünkü bu işler küçük görünse de kalbimi kocaman yapıyor.”
Ve işte o günden sonra Mustafa, evdeki küçük işlerin büyük kahramanı oldu. Her gün sonunda Yardımcı Yıldız odasında ışığını bırakıyor, Evdeki Küçük Yardımcı Ruh kulaktan kulağa bir ninni fısıldıyordu: “Topla, yıka, fırçala, sepete… Küçük adımlar dünyayı güzelleştirir.” Mustafa gözlerini kapattığında, kalbinde tatlı bir sıcaklık, yüzünde huzurlu bir gülümseme, odasında derli toplu bir masal dünyası vardı. Ve her masal gecesi, mutlu bir sonla bitiyordu: annesi onu öpüyor, o da usulca fısıldıyordu: “İyi geceler anne. Yarın yine birlikteyiz.”