En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Zeynep ve Ejder Dostluk Anlayış Masalını Dinle

  • Masallar
  • Eklenme Tarihi: 01 Ekim 2023
  • Güncelleme Tarihi: 17 Mart 2024

YouTube' dan Masal Dinleyebilirsiniz - Abone Olmayı Unutmayın! 😇



Lütfen abone olup bize
destek olun! 😇


Haydi, büyülü dünyamıza adım atalım. Masalımız şimdi başlıyor...


Bir zamanlar, çok uzak bir ülkede, küçük bir kız çocuğu yaşardı. Adı Zeynep'ti. Zeynep çok akıllı, meraklı ve cesurdu. Her gün yeni şeyler öğrenmek için kitaplar okur, hayvanlarla konuşur ve ormana maceralara giderdi.

Bir gün, Zeynep ormanda yine gezinirken, büyük ve korkunç bir ejderha ile karşılaştı. Ejderha, Zeynep'i görünce hemen ona saldırmak istedi. Ama Zeynep çok korkmadı. Çünkü ejderhanın gözlerinde bir acı ve yalnızlık gördü. Zeynep, ejderhaya şöyle dedi:

- Neden bana saldırıyorsun? Seninle arkadaş olmak istiyorum.
- Arkadaş mı? Benim arkadaşım olamazsın. Ben bir ejderhayım, sen bir insansın. Benim kimseye ihtiyacım yok. Seni yemek istiyorum.
- Ama sen de bir canlısın. Senin de duyguların, düşüncelerin, hayallerin vardır. Ben seni anlamak istiyorum. Belki sen de beni anlarsın. Lütfen bana zarar verme.

Zeynep'in sözleri ejderhayı şaşırttı. Çünkü ejderha hayatı boyunca hiç böyle konuşan bir insan görmemişti. Hepsi ondan korkar ve kaçarlardı. Ejderha, Zeynep'e zarar vermekten vazgeçti. Ama ona arkadaş olabileceğini de söylemedi.

- Tamam, seni yemeyeceğim. Ama benden uzak dur. Benimle konuşmak istiyorsan, her gün buraya gelip bana bir hikaye anlatmalısın. Eğer hikayelerin güzel olursa, belki sana bir şeyler öğretebilirim.
- Tamam, kabul ediyorum. Her gün buraya gelip sana bir hikaye anlatacağım. Ama sen de bana kendinden bahsetmelisin. Senin adın ne? Nereden geldin? Neler yaparsın?

Ejderha, Zeynep'in sorularına cevap vermek istemedi. Ama onun merakını da kırmak istemedi. Çünkü Zeynep'in sesi çok tatlı ve yumuşaktı.

- Benim adım Ejder. Bu ormanın en güçlü canavarıyım. Nereden geldiğimi bilmiyorum. Neler yaptığımı soruyorsun? Ben sadece avlanır, uyur ve ateş püskürtürüm.

Zeynep, Ejder'in sözlerine güldü.

- Sen çok komiksin, Ejder. Senin de başka ilgi alanların vardır mutlaka. Mesela müzik dinlemeyi sever misin? Ben çok severim.
- Müzik mi? Ne o?
- Müzik, seslerin uyumlu bir şekilde bir araya gelmesidir. İnsanlar müzik yaparak duygularını ifade ederler.
- Böyle bir şey var mı? Göster bana.

Zeynep, cebinden çıkardığı küçük bir flüt ile Ejder'e müzik dinletti. Ejder, Zeynep'in çaldığı melodiyi çok beğendi.

- Bu çok güzel! Bunu nasıl yapıyorsun?
- Flüt ile yapıyorum. Flüt, bir çeşit müzik aletidir. Sen de istersen sana öğretebilirim.
- Gerçekten mi? Öyleyse öğret bana.

Zeynep, Ejder'e flüt çalmayı öğretti. Ejder, başta çok zorlandı. Ama Zeynep'in yardımıyla kısa sürede öğrendi. İkisi birlikte flüt çalarak çok eğlendiler.

Böylece Zeynep ve Ejder arasında bir dostluk başladı. Her gün buluşup birlikte vakit geçiriyorlardı. Zeynep, Ejder'e hikayeler anlatıyor, müzik dinletiyor, oyunlar oynuyor, sorular soruyordu. Ejder de Zeynep'e ormanın sırlarını, hayvanların dillerini, ateşin gücünü öğretiyordu.

Zamanla Ejder, Zeynep'e çok bağlandı. Onun yanında kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu. Zeynep de Ejder'i çok seviyordu. Onun korkunç görünümünün altında iyi bir kalp olduğunu biliyordu.

Bir gün, Zeynep ve Ejder yine ormanda gezerken, kötü bir cadı ile karşılaştılar. Cadı, Zeynep'i görünce çok kızdı.

- Bu ne? Bir insan çocuğu mu? Bu ormana nasıl girdin? Burası benim topraklarım. Seni burada istemiyorum. Hemen git buradan!
- Ben buraya arkadaşım Ejder ile geldim. O da bu ormanın sakini. Bize zarar veremezsin.
- Arkadaşın mı? Bu korkunç ejderha mı? Onunla nasıl arkadaş olursun? O seni yemek ister.
- Hayır, o benim arkadaşım. Bana hiç zarar vermedi. Biz birlikte çok mutluyuz.
- Yalan söylüyorsun! Bu ejderha seni kandırıyor. O aslında çok kötü bir canavar. Seni sevmez, sadece kullanır. Ben sana yardım etmek istiyorum. Gel benimle, seni güvenli bir yere götüreyim.

Cadı, Zeynep'i elinden tutarak kendine doğru çekti. Ama Ejder buna izin vermedi. Cadının üzerine atlayarak onu yere serdi.

- Bırak onu! O benim arkadaşım! Sen ona dokunamazsın!
- Ahh! Bu ejderha bana saldırıyor! Yardım edin! Birisi bana yardım etsin!

Cadının çığlıkları ormana yayıldı. Ormanın diğer sakinleri de cadının sesini duyunca hemen oraya geldiler. Ama onlar da cadının yanında yer aldılar.

- Bu ejderha cadıya saldırıyor! Onu durduralım!
- Evet, bu ejderha çok tehlikeli! Onu yok edelim!
- Hayır, durun! O kötü değil! O benim arkadaşım!

Zeynep, Ejder'i savunmaya çalıştı. Ama kimse ona inanmadı. Hepsi Ejder'e saldırmak için hazırlandılar.

Ejder, kendini ve Zeynep'i korumak için ateş püskürtmeye başladı. Ama ateşi ormanın ağaçlarını da tutuşturdu. Orman birden alevler içinde kaldı.

Zeynep ve Ejder çok korktular. Ama kaçacak bir yerleri yoktu.

- Ne yapacağız şimdi? Orman yanıyor!
- Bilmiyorum! Çok üzgünüm! Ben bunu istemedim!
- Ben de istemedim! Ama seni kaybetmek de istemiyorum!
- Ben de seni kaybetmek istemiyorum!

Zeynep ve Ejder birbirlerine sarılıp ağladılar.

Ama tam o sırada, gökyüzünde bir ışık belirdi. Işık giderek büyüyüp yaklaştı. Işığın içinde güzel bir peri vardı.

Peri, zarif bir şekilde Zeynep ve Ejder'in yanına indi. Parıldayan kanatları ve iyilik dolu bakışlarıyla herkesi etkiledi.

- Durun! Ormanı yakmamalısınız. Bu korkunç ejderha değil, sadık bir arkadaş. İnsanlar ve canavarlar birlikte yaşayabilirler. Lütfen birbirinizi anlamaya çalışın, dedi peri.

Perinin sözleri, kalpleri yumuşattı. Ormanın diğer sakinleri, cadının yanlış olduğunu anladılar. Zeynep'in ve Ejder'in dostluğu, onlara insanlar ve canavarlar arasındaki barışın mümkün olduğunu gösterdi.

Ormanın yangını söndürüldü ve herkes bir araya geldi. Artık insanlar ve canavarlar birlikte yaşayacak, birbirlerini anlayacak ve saygı göstereceklerdi.

Zeynep ve Ejder, ormanın kahramanları oldu. Onların hikayesi, insanlar arasında ve ormanın sakinleri arasında dilden dile dolaştı. İnsanlar, farklılıkların zenginlik olduğunu anladılar ve canavarlara karşı önyargılarını kırdılar.

Zeynep ve Ejder, her gün ormanda buluşmaya devam ettiler. Artık onların dostluğu, insanlar ve canavarlar arasındaki köprüydü. Birlikte, hayatın güzelliklerini keşfettiler, yeni maceralara atıldılar ve birbirlerine her zaman destek oldular.

Ve bu hikaye, dostluğun, anlayışın ve bir arada yaşamanın gücünü anlatıyor. Farklılıklarımız bizi birbirimize daha da yakınlaştırabilir ve dünyayı daha iyi bir yer haline getirebilir.