

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil ağaçlarla kaplı büyük bir ormanın kalbinde neşeli hayvanlar yaşarmış. Her sabah güneş doğarken kuşlar cıvıldar, kelebekler renkli kanatlarını çırpar, sincaplar ağaç dallarında zıplarmış. Ormana adı “Şarkılar Ormanı” denirmiş, çünkü tüm canlılar uyum içinde şarkılar söyler, dans edermiş. Ormanın en meraklı sakini minik bir tavşancıkmış. Adı Zıpırmış. Kulaklarını her sese dikerek etrafı izler, keşfetmeye bayılırmış. En çok macera dolu yeni dünyalar öğrenmek ister, arkadaşlarıyla paylaşmaya can atarmış.
Bir gün Zıpır, güneşin altın ışıkları ormanı yavaşça uyandırırken, kocaman bir kütüğün üzerinde parlak bir harita bulmuş. Harita, üzerinde renkli hayvan resimleri ve masmavi bir göl gösteriyormuş. Merakına yenik düşen Zıpır, arkadaşları kaplumbağa Tospik ve renkli tüyleriyle bilge papağan Piti’yi çağırmış. Üçü, gizemli haritayı ellerinde tutup birbirine bakmış. Macera dolu bir gülümseme yüzlerinde açılırken, bilinmez diyarlara doğru yolculuğa çıkmaya karar vermişler.

Üç arkadaş ormanın derinliklerindeki eski köprüden geçmiş. Bu köprü, altından gül suyu gibi berrak bir nehir akarken üzerindeki yosunlar yumuşacıkmış. Her adımlarında doğanın melodisini duyarcasına ilerlemişler. Tospik ağır adımlarla acele etmezken, Piti kanat çırparak tez canlı Zıpır’a eşlik ediyormuş. Haritada işaretli ilk nokta, Sihirli Göl’ün kıyısındaki gizli mağara. Her adımda heyecanları artmış, kalpleri merakla çarpıyormuş.
Derken ağaçların arasından göle açılan temiz bir açıklığa ulaşmışlar. Sihirli Göl gökyüzü gibi mavi, suyu pırıl pırılmış. Göl kenarında devasa bir kayaya benzeyen mağaranın ağzı görünüyormuş. Korkusuz Zıpır öne atılıp, dostlarının elini sımsıkı tutarak mağaraya girmiş. İçeride serin hava ve hafif ışıltılı damlalar varmış. Damlalar her yere renkli ışık lekeleri yansıtıyor, karanlık dev bir yıldız tarlası gibi parlıyormuş.

Mağaranın derinliklerinde yuvarlak bir taş kapı durmuş. Kapının ortasında üzerine küçük hayvan figürleri oyulmuş büyük bir düğme varmış. Piti dikkatle kapıyı incelemiş. “Bu düğmeye birlikte basarsak kapı açılabilir,” demiş bilgece. Zıpır, Tospik ve Piti öküşüyle palyaço gibi bir araya gelip düğmeye bastıklarında kapı yavaşça gıcırdayarak açılmış. İçeride gizli bir merdiven varmış. Merdiven taş basamaklarla aşağı doğru uzanıyor, altından su damlıyor, hafifçe göl duygusu veriyormuş.
Aşağıya indiklerinde karşılarına göz kamaştıran bir su altı dünyası çıkmış. Parlak mercan kayalıkları, rengârenk balık sürüleri ve yosun tarlaları arasında rengarenk bir patika uzanıyormuş. Tospik büyük gözleriyle merakla bakarken, Piti havada çırpınarak yol gösteriyormuş. Zıpır, deniz kabuğu şeklindeki kapılardan birini itince açılan odada bir deniz yıldızı kütüphanesiyle karşılaşmışlar. Deniz yıldızları masmavi kitap sayfaları arasında yüzüyor, su akışıyla bilgileri fısıldıyormuş.

Oradan aldıkları eski bir kitap parçasıyla tekrar yukarı çıkmışlar. Haritaya baktıklarında ikinci durağın Gökyüzü Adası olduğunu görmüşler. Mağara kapısından çıkıp ormanın tepesinde gizli bir asansör bulmuşlar. Asansör, gökyüzüne doğru hafifçe yükselerek bulutların arasına girmiş. Bulutlar pamuk şekline benziyormuş. Asansör durunca kendilerini rengârenk bir adada bulmuşlar. Ada üzerindeki ağaçlar pembe, yaprakları bulut püskülleri gibi dalgalanıyormuş.

Gökyüzü Adası’nda yaşayan Neşeli Maymunlar, bulut armutları toplayıp birbirlerine fırlatıyor, kahkahalarla çevreyi şenlendiriyormuş. Maymunlardan biri, Momo, Zıpır’ı sırtına almış ve bulut himayesinde kuş gibi uçmayı öğretmiş. Tospik endişeyle izlerken, Piti kanat çırpıp talimatlar veriyormuş. Çocuklar gökyüzünün en yüksek noktasına ulaşıp dünyayı küçük bir top gibi izlerken, her şeyin birbiriyle bağlı olduğunu anlamışlar. Rüzgâr kanatlarında dostluk şarkıları taşıyormuş.

Zaman hızla akarken, haritada kalan son nokta Orman Çiçekleri Vadisiymiş. Asansörle inip ağaçların arasından çiçek kokuları eşliğinde yürümüşler. Burada her bir çiçeğin kendine özgü hikayesi varmış. Papatyalar sabahı, gül yaprakları sevgiyi, menekşeler huzuru anlatıyormuş. Hareket ettikçe ayaklarının altından minik ışıklar yanıyor, vadi muhteşem bir renk şölenine dönüşüyormuş. Tospik kendi kabuğunun rengini değiştirmiş gibi hissederek mutlulukla dolaşırken, Piti evrene şükran şarkıları söylemiş.

Üç arkadaş vadiden çıkıp ormanda dinlenme yerine geri dönüş yolu bulmak isterlerken, Piti birden durup kanatlarını çırpmış. “Bir şeyden öğrendik: Her yer dostluk ve sevgiyle güzelleşir,” demiş. Zıpır gözlerini parıldatarak, “Gerçek bir macera, öğrendiklerimizle başkalarına yardım etmekmiş” demiş heyecanla. Tospik yavaşça başını sallayıp, “Bilgi denizdeki balıklar gibi çoğalır, paylaştıkça büyür” demiş. Hep birlikte sırt sırta verip arkadaşlarıyla ormanın eski şarkısını söyleyerek ilerlemişler.

Ormana vardıklarında akşam güneşi turuncuya çalarken, hayvan dostları hepsini merakla bekliyormuş. Zıpır, Tospik ve Piti öğrendikleri her şeyi paylaşmak için ormanın ortasındaki büyük çınar ağacının etrafında toplanan dostlarına anlatmaya başlamış. Denizin altı kadar derin bilgi, gökyüzünün genişliği kadar hayal gücü, vadi çiçeklerinin güzelliği kadar sevgi sunmuşlar. Hayvanlar büyülenmiş gibi dinlerken, orman akşam karanlığına uzanan müzikli bir şölene dönüşmüş.

Gece yıldızlarla dolu gökyüzü üzerinde bir masal gibi gezinirken, Şarkılar Ormanı’nda kutlama başlamış. Yarasa davul, tilki keman, cırcır böcekleri flüt çalmış. Herkes birlikte dans etmiş, dostluk halkası kurmuş. Zıpır yorgun ama mutluymuş, sırtına yaslanıp yıldızları seyrederken Tospik yavaşça gözlerini kapatmış. Piti ise çiçeklerden örülü taçla başlarına yerleşmiş. Her biri öğrendiklerini kalplerinde saklayarak, dünyayı daha güzel bir yer yapmak için karar almış.

Günün sonunda Şarkılar Ormanı’nda barış, sevgi ve dostluk tılsımı olarak yayılan o renkli ışıklar, ormanı ve içindeki tüm canlıları sarıp sarmalamış. Zıpır, Tospik ve Piti, ışıltılı haritayı güvenle eski kütüğün üstüne bırakarak yeni maceralara hazır olmak için söz vermişler. Uykuya dalmadan önce birbirlerine sarılıp, öğrendikleri değerlerle hem kendilerini hem arkadaşlarını mutlu edeceklerine dair söz vermişler. Masalımız da burada mutlu sona kavuşmuş, ormanda her gün yeni bir şarkı, yeni bir keşif başlamış.
Arkadaşlarınla Paylaş