En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Prenses Lila’nın Rüzgârın Liri’ni Bulma Yolculuğu

  • Masallar
  • Eklenme Tarihi: 22 Eylül 2025
  • Güncelleme Tarihi: 22 Eylül 2025
Mobil uygulama indir
Sınırsız İngilizce Öğren! 🌟

Hem iOS hem de Android için birbirinden eğlenceli oyunlar ve büyüleyici hikayeler sizi bekliyor! Hemen keşfedin, eğlenceye katılın! 📱🎮📚

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı
Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - Masal Oku - Hikaye Oku

Bir varmış, bir yokmuş. Lavanta Tepeleri ile çevrili, kokusu sabahları sütlü bulutlara karışan küçük bir ülkede Prenses Lila yaşarmış. Lila’nın saçları pencereye dizilmiş mor sardunyalar kadar parlak, gözleri ise yağmurdan sonraki gökyüzü gibi aydınlıkmış. Kafasında altın bir taç taşırmış ama onu gün içinde sık sık çıkarıp ceplerine saklarmış, çünkü en sevdiği şey taç taşımak değil, merak ettiği nelerin peşinden koşmakmış. Lila’nın bir defteri, minik bir büyüteci, fırfırlı mor yağmur çizmeleri, bir de incili bir düdüğü varmış. Düdüğü sadece yardım istediğinde çalmak için kullanır, her yeni günün başında kendine bir soru sorarmış: “Bugün dünyayı biraz daha nasıl anlayabilirim?”
Bir sabah, gün Misk Çiçeği Rengi’ne dönerken olağanüstü bir şey olmuş. Kuşlar ötmeyi unutmuş. Sarayın çeşmesi sessizce akıyor, rüzgâr bayrakları kıpırdatmıyor, yapraklar bile parmak uçlarında yürür gibi hışırdamıyormuş. Sessizlik, pencere pervazına oturan pamuk gibi hafif, ama bir o kadar da anlaşılmazmış. Lila, “Bir şey eksik,” demiş kendi kendine. “Bütün sesler nereye gitti?”
Kraliçe Narin, kızının omzuna şefkatle dokunmuş. “Belki de rüzgâr küsmüştür,” demiş. “Dün gece fırtına çok hırçındı. Belki bir şeyini kaybetti.” Lila, boynunu uzatıp en yüksek kuleye bakmış. Orada, yıllardır krallığın üstünde şarkı söyleyen Rüzgârın Liri asılı dururmuş. Liri yapan usta artık yokmuş ama lirin sesi rüzgâra yol gösterir, kuşları uyandırır, yapraklara ritim verirmiş. Kuleye tırmanmış, dar taş merdivenleri dikkatle saymış: bir, iki, üç… otuz beş basamak. Kuleye vardığında yüreği küçük bir kuş gibi çırpınmış lirin yeri boşmuş. Sadece hafifçe sallanan bir kanca, bir de yerde kalmış mor bir tüy varmış. Tüy Lila’nındı dün akşam rüzgârla konuşurken tacından uçmuş olmalıydı.

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 2

“Rüzgârın Liri nerede?” diye fısıldamış. Fısıltısı duvarlara çarpıp geri dönmüş. Lila, defterine not düşmüş: “Lir kayıp. Rüzgâr suskun. Önce iz bul.” Merdivenlerden inerken taşların arasına sıkışmış, parlak, minik gümüş rengi pullar görmüş. “Balık pulları?” Pulları izleyerek sarayın arka bahçesinden, lavanta tarlasının kıyısından, keçiyolu gibi kıvrılan patikadan geçmiş. Pullar, Ayna Gölü’nün kıyısında bitmiş. Göl, soğuk bir şerbet gibi sakince uzanıyormuş. Suyun yüzünde bulutların şekilleri, kelebek kanatları gibi titreyerek dolaşıyormuş.
Gölün taşında oturan yaşlı bir kaplumbağa varmış kabuğu yosunlarla süslü, gözleri nazik ve bilge. Adı Paf’mış. Lila onu tanırmış her hafta göle gelir, Paf’tan suyun hikâyelerini dinlermiş. “Paf,” demiş nefes nefese, “Rüzgârın Liri kayıp. Göl biliyor mu?”
Paf, ağır ağır başını sallamış. “Biliyor. Dün gece bir fırtına coşkuyla dans ederken, lir suya düştü. Balıklar onu kıyıya itmeye çalıştı. Ama lir, gölün ortasındaki Dingin Çember’e takıldı. Orada su çok sakindir sesler bile dinlenmeye gider.” Lila suya bakmış. “Dingin Çember’e nasıl ulaşırım?” Paf, gülümsemiş. “Sabır ve sayıyla. Gölün kıyısındaki üç söğütten birini seç, yapraklarına dokun ve nefesini dinle. Her nefeste bir dalgayı say. Beş dalga sonra çemberin yeri parlayacak. Ama yalnız gitme suyu tanıyan bir dost şart.”

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 3

Tam o sırada suyun içinden bir baş belirmiş. Burnu bıyıklı, gözleri meraklı bir su samuruymuş. “Benim adım Mercimek,” demiş hızlı hızlı. “Gölün oyunu çoktur, ama korkma. Hem yüzmeyi severim.” Lila gülümsemiş. “Memnun oldum, Mercimek. O halde başlayalım.”
Üç söğütten ortadakini seçmişler. Lila, yapraklarına parmaklarıyla hafifçe dokunmuş. Sonra Paf’ın öğrettiği gibi, içinden saymaya başlamış: bir nefes al, bir dalga iki nefes, iki dalga… Beşinci nefeste gölün tam ortasında bir daire hafifçe parlamış. Ayna Gölü sessizce gülümsemiş sanki. Mercimek, “Hadi!” demiş ve suya dalmış. Lila, yağmur çizmelerini çıkarıp kenara koymuş, eteğini toplamış ve dizlerine kadar suya girmiş. Su serin, aynı zamanda yumuşakmış.
Mercimek liri bulup getirmek için dalmış. Lila, suyun altında kıpırdayan gölgeleri izlerken bir fısıltı duymuş. “Lila.” Etrafına bakmış kimse yok. Fısıltı yine gelmiş, bu kez rüzgâr gibi ince ve titrek. “Beni duyar mısın?” Lila, avuçlarını göğsünde birleştirip gözlerini kapatmış. Kendi kalp atışını, gölün hafif çarpışını dinlemiş. “Sen kimsin?” diye fısıldamış. “Rüzgârım,” demiş ses. “Lirim olmadan şarkıları hatırlayamıyorum. Çok gürültülüydü dün gece. Birileri kapıları çarpıp bağırdı. korktum ve saklandım.” Lila’nın içi yumuşamış. “Rüzgâr,” demiş, “Seni duydum. Seni yargılamayacağım. Yalnızca birlikte ne yapabileceğimizi soruyorum.”

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 4

Suyun yüzeyini bir anlık bir titreşim kaplamış. O sırada Mercimek suyun altından başı ve patileriyle birlikte kocaman, yosun kaplı bir şey çekiştirerek çıkmış. Bu, Rüzgârın Liri’ymiş. Ama lir ıslanmış, telleri kopmuş, heybetli gövdesine kabuklar yapışmış. Lila, liri dikkatle kıyıya çekmiş. “Teşekkürler, Mercimek,” demiş. Paf, “Bir usta lazımdır şimdi,” diye mırıldanmış. “Telleri örmek için ince ama güçlü bir ip.” Lila’nın aklına ormanda yaşayan örümcek Usta Pöti gelmiş ağları şeffaf ama çelik kadar dayanıklıymış.
Lila, liri ve arkadaşlarını alıp Fısıldayan Orman’a doğru yola çıkmış. Yolda bir sincaba rastlamış adı Fıstık’mış. Ormanda her şeyi nereye sakladığını bilen Fıstık, “Pöti, En Eski Meşe’nin üstünde,” demiş. “Ama dikkat et meşe sadece nazik sesi sever.” Ormanın içine girince ağaçlar yapraklarını hafifçe çıngırdatmış. Lila, kendi ayak sesini bile duyacak kadar sessiz yürümüş. En Eski Meşe, gökyüzüne alnını dayamış bir dede gibi heybetli duruyormuş. Lila ağaca yaklaşmış ve şunları fısıldamış: “Merhaba Meşe. Biz, Rüzgârın Liri’ni onarmak istiyoruz. Ayrıca seni de dinlemeyi seviyoruz.” Ağaç, dallarını tatlı bir esintiyle sallamış ve tepeden parlak bir iplik sarkmış Pöti, gümüş ağıyla orada belirmiş.
“Lila,” demiş örümcek, “Sen içten konuştuğunda, dünya kapılarını açar. Telleri örmek için yedi ince iplik lazım: biri sabırdan, biri cesaretten, biri şakadan, biri meraktan, biri teşekkürden, biri paylaşmaktan, biri de sevgiden.” Pöti, ağından yedi tel örmüş. Her tel, güneş ışığında başka bir renkle parıldamış: kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor. Lila telleri lirin gövdesine tek tek bağlarken, sayarak ve fısıltıyla bir ritim tutmuş: “Bir düğüm sabır için, iki düğüm cesarete...” Düğümler sıkı, kalbi rahatmış.

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 5

Fakat lirin ahşabı ıslandığı için ağırmış. Onu nasıl kurutacaklarını düşünürken gökyüzünde pırıltılı bir gölge belirmiş. Yumuşacık kanat sesleri işitilmiş. Bu, küçük bir ejderhaymış adı Pırıltı. Ateş yerine ılık, bal kokulu bir nefes üflermiş, çünkü o, yıldızların titrek ışığını taşırmış. “Yardım isteği duydum,” demiş Pırıltı nazikçe. “Liri kurutmak için sert ateş değil, sabırlı sıcaklık gerek.” Lila, Pırıltı’ya teşekkür etmiş. Ejderha lirin etrafında yavaşça dönerek nefesini üflemiş. Lira sıcak bir battaniye ile sarılmış gibi olmuş ahşap çatlamadan kurumuş, teller hafifçe germiş.
“Şimdi ne yapacağız?” diye sormuş Fıstık. Lila, defterini açıp yeni bir plan çizmiş. “Liri en yüksek tepeye çıkarmalıyız ki rüzgâr onu bulsun. Ama rüzgâr çekingen gürültüyü sevmiyor. Sessizlik ve dinleme isteği getirir onu.”
Lavanta Tepeleri’nin en yükseğine doğru yürümüşler. Yolda karşılaştıkları herkes elinde bir şey taşımış: Tavşanlar mor kurdeleler, ördekler yumuşak tüyler, çobanlar ince ipler, çocuklar ise gülümsemeler. Herkes lirin yerine kavuşmasına yardım etmek istemiş. Tepeye vardıklarında güneş zarifçe batıya eğilmiş, gökyüzü pembe ile turuncuyu karıştırmış. Lila, liri tepede dik tutacak direkleri sabitlemiş, kurdelelerle mekiğini güçlendirmiş. Pırıltı, düğümlerin etrafında bir kez daha ılık nefesini dolaştırmış.

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 6

“Şimdi,” demiş Lila, “hep birlikte dinleyelim.” Herkes, küçük, büyük, kuş, kaplumbağa, su samuru, ejderha, sincap… hepsi bir halka olmuş. Lila, annesinden öğrendiği usulle, ellerini karınlarının üstüne koyup nefes almayı göstermiş. “Birlikte beş kez nefes alıp verelim ve her nefeste sadece duyulan sessizliği dinleyelim.” Birinci nefes: ayaklarını gıdıklayan otların hışırtısı. İkinci nefes: yakındaki bir kelebeğin kanatlarının fısıltısı. Üçüncü nefes: Paf’ın ağır ağır iç çekişi. Dördüncü nefes: Pırıltı’nın neredeyse duyulmayan mırıltısı. Beşinci nefes: uzaktan, çok uzaktan utangaç bir ıslık.
Lila, dudaklarını kapalı bir gülümseyle bir araya getirip ellerini lirin tellerine yaklaştırmış. Rüzgârın Liri küçük bir titreşimle cevap vermiş. Lila, parmak uçlarıyla hafifçe dokunmuş: tin ting, tin ting… Teller, göğün renklerine bürünmüş gibi şarkı söylemeye başlamış. Önce ince bir ezgi, sonra biraz daha cesur bir melodi. Lila, Pöti’nin dediği yedi şeyi hatırlayıp her birini melodinin içine koymuş: sabır, cesaret, şaka, merak, teşekkür, paylaşma, sevgi. Tellerin her biri ayrı bir renkte, ayrı bir duyguda çınlamış.
Bir an. Sonra iki. Sonra rüzgâr, çekingen adımlarla tepeden içeri süzülmüş. Lavantaların arasından geçmiş, lirin telleriyle selamlaşmış. “Ben geldim,” demiş sanki. “Korkmuştum ama artık yalnız değilim.” Rüzgârın sesi katlanarak büyümüş, fakat hâlâ nazikmiş. Lir, rüzgârın hatırladığı şarkıyı ona fısıldamış. Kuşlar başlarını kaldırmış, nefeslerini toplayıp cıvıldamaya başlamış. Önce bir serçe, sonra iki kırlangıç, ardından tüm sürü gökyüzüne nakış gibi sesler işlemiş.

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 7

Krallık, sanki uzun bir uykudan uyanmış. Çeşmeler sevinçle şırıltı yapmış, yapraklar ritim tutmuş, insanlar birbirlerinin yüzüne dönüp gülümsemiş. Lila, içi dolu dolu olmuş, gözleri parlamış. “Geri döndün,” demiş rüzgâra. “Hoş geldin.” Rüzgâr, Lila’nın saçlarını okşayıp lavantaların içinde bir tur dönmüş. “Teşekkür ederim, Lila,” diye fısıldamış. “Dinlediğin için.”
O günden sonra krallıkta yeni bir gelenek başlamış: Dinleme Saati. Her gün güneş, kuşların kanadına değdiğinde herkes bir dakika susar, dünyayı dinlermiş. Çocuklar bir yaprağın düşüşünü, büyükler bir kedinin mırmırını, ağaçlar birbirlerinin fısıltısını duyarmış. Lila, o dakika boyunca Rüzgârın Liri’nin yanında oturur, defterine küçük çizimler yapar, bulduğu yeni sesleri yazar, her sesin yanına bir küçük kalp çizermiş.
Lila, lirin bakımını öğrenmiş. Telleri yılda bir kez Pöti’nin yardımına başvurarak yenilemiş, düğümleri tazelemiş. Mercimek, gölde liri tutan taşları temizlemiş, Paf’tan gölün hikâyelerini anlatmasını istemiş. Fıstık, ormandaki çocuklara “Nazik adımlarla yürümeyi” öğretmiş. Pırıltı, yılda bir kez gökyüzünde yıldız tozu yağdırıp lirin gövdesini parlatmış. Rüzgâr, artık gürültü olduğunda küsmek yerine, lirin yanında bir iki tur atıp sabırla beklemeyi öğrenmiş.

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 8

Bir akşamüstü, Lila sarayın avlusunda küçük bir şenlik düzenlemeye karar vermiş. Adına Melodi Günü demişler. Herkes kendi yaptığı bir çalgıyı getirecek, ama önce beş nefes süresince birlikte dinleyeceklermiş. Keçiler boynuzlarına boncuk takmış, çocuklar deniz kabuğundan düdük yapmış, bir değirmenci boş kavanozlara farklı miktarda su doldurup minik bir cam piyano yapmış. Şenlik başladığında kimse önce çalmaya kalkışmamış. Lila, eliyle lirin tellerine dokunmuş ve yine o yedi duyguyu melodisinin içine saklamış. Herkes bakmış, gülümsemiş ve kendi sesleriyle katılmış. Ortaya çıkan müzik, ne çok gürültülü ne de çok sessizmiş tam olması gerektiği gibiymiş.
Kraliçe Narin, Lila’yı yanına çağırmış. “Küçük prensesim,” demiş, “Sen bize büyük bir şey öğrettin. Dinlemenin, sabrın, yardımlaşmanın ve merakın şarkısını.” Lila utangaçça gülümsemiş. “Ben tek başıma yapmadım,” demiş. “Paf, Mercimek, Fıstık, Pöti ve Pırıltı olmasaydı liri bulamazdım. Rüzgâr gelmeseydi melodiyi tamamlayamazdım. Hep birlikte yaptık.”
Şenliğin sonunda gökyüzü yavaşça mora dönmüş. Lavantaların kokusu havada asılı kalmış yıldızlar teker teker ortaya çıkmış. Pırıltı, küçük bir tur atıp yıldız tozunu savurmuş tozlar insanların saçlarına konmuş, ama kimse “saçım kirlendi” dememiş. Çünkü o toz, hatırlamanın parıltısıymış: hayal kurmayı, dinlemeyi, paylaşmayı hatırlamanın.

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 9

O gece Lila, yatağında uzanıp tavanı izlerken defterini karıştırmış. İlk sayfada şu cümleyi yazmış: “Bugün dünyayı biraz daha nasıl anladım?” Altına küçük kalplerle şöyle eklemiş: “Dinleyerek. Sorarak. Çoğalarak.” Pencereden içeri usulca sızan rüzgâr, perdeleri tutup minik bir dans yapmış. “İyi geceler, Lila,” demiş. Lila gözlerini kapatmış, yüzünde sade bir gülümseme, yüreğinde bir şarkı. Lavanta Tepeleri, Rüzgârın Liri’nin ninnisiyle uyumuş.
Ve o günden sonra, krallıkta bir şey eksik olduğunda, kimse bağırıp çağırmamış. Önce susmuşlar. Sonra dinlemişler. Sonra birlikte çözüm aramışlar. Çünkü herkes biliyormuş ki bazen en cesur ses, en sakin olandır bazen en güçlü adım, en yavaş atılandır bazen bir prenses, en çok dinlediğinde büyür.

Prenses Lila ve Rüzgârın Liri Lavanta Tepeleri Masalı - 10

İşte böyle. Prenses Lila’nın ülkesinde kuşlar her sabah şarkılarını hatırlamış, rüzgâr dostça saçları okşamış, göl kendi yansımalarıyla oyunlar oynamış. Lila ise yeni bir güne uyanırken her defasında aynı soruyu fısıldamış: “Bugün dünyayı biraz daha nasıl anlayabilirim?” Sonra mor çizmelerini giyip dışarı çıkmış. Çünkü maceralar, çoğu zaman nazik bir nefesin ucundadır ve dünya, onu dinleyenlere hikâyelerini gönülden anlatırmış.
Ve hepsi, dostlukla, merakla ve müzikle mutlu mesut yaşamış.

Mobil uygulama indir
Ücretsiz Store'da Sınırsız Eğlence! 🌟

Hem iOS hem de Android için birbirinden eğlenceli oyunlar ve büyüleyici masallar sizi bekliyor! Hemen keşfedin, eğlenceye katılın! 📱🎮📚