En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Çan Tepesi’ni Uyandıran Nazik Prens Deniz Masalı

  • Masallar
  • Eklenme Tarihi: 21 Eylül 2025
  • Güncelleme Tarihi: 21 Eylül 2025
Mobil uygulama indir
Sınırsız İngilizce Öğren! 🌟

Hem iOS hem de Android için birbirinden eğlenceli oyunlar ve büyüleyici hikayeler sizi bekliyor! Hemen keşfedin, eğlenceye katılın! 📱🎮📚

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal
Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - Masal Oku - Hikaye Oku

Bir varmış bir yokmuş, mavi çatıları gökyüzüne gülümseyen küçük bir ülkede, ince uzun bir dere gibi sakin yürekli bir prens yaşarmış. Adı Deniz’miş. Prens Deniz, büyük salonlardaki yüksek sesli konuşmaları, parlak kılıçları pek sevmezmiş. O daha çok, çakıl taşlarının yuvarlaklığını, karıncaların sıraya girme düzenini, sabah rüzgârının saçlarına dokunuşunu severmiş. Her sabah sarayın avlusunda oturur, kuşların şarkısıyla saatini tutarmış “Serçe şakırdadı mı, güneş biraz yükselmiştir,” dermiş gülümseyerek.
Bir sabah, sarayın avlusuna çıktığında tuhaf bir sessizlik varmış. Serçeler susmuş, çeşmeden damlalar bile sanki daha yavaş düşüyormuş. Bahçıvan Amca, “Rüzgâr yok bugün, çan kulesi de çalmıyor,” diye fısıldamış. Uzak tepede, ülkenin rüzgârla konuşan Çan Tepesi varmış. Oradaki büyük rüzgâr çanı çalınca, arılar işe başlar, fırınlarda ekmek pişer, çocuklar okula koşarmış. Şimdi çan susmuş, sanki bütün ülke nefesini tutmuş.

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 2

Tam o sırada leylek postacı kanatlarını açıp avluya inmiş. Gagasındaki küçük mektubu Prens Deniz’e uzatmış. Mektupta şöyle yazıyormuş: “Sevgili Prens, Çan Tepesi sis içinde kayboldu. Çanın ipleri dolaşmış olabilir. Rüzgâr küsmüş olabilir. Yardımına ihtiyacımız var. İmza: Ormanın Sincabı Çıtçıt ve Dostları.”
Prens Deniz hemen annesine ve babasına gidip, “Ben gideyim, bir bakayım,” demiş. Kral ile Kraliçe, oğullarının dikkatli ve nazik olduğunu bildikleri için, “Yolculuk akılla ve kalple yapılır,” demişler. Kraliçe küçük bir çanta hazırlamış: bir dilim ekmek, bir elma, küçük bir su matarası, saray kütüphanecisi Kaplumbağa Tuf Tuf’un verdiği küçük bir pusula, renkli kalemler, bir not defteri, ipekten yapılmış ince bir ip ve eski bir tahta düdük. Kral da küçük bir şişe zeytinyağı verip, “Gıcırdayan her şeye iyi gelir,” diye göz kırpmış.

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 3

Prens Deniz yola koyulmuş. İlk durağı, ormana açılan sayılı köprüymüş. Bu köprüde her bir tahta üzerine bir sayı kazınmış. Köprünün başında, kabarık kuyruklu Sincap Çıtçıt nöbet tutuyormuş. “Bugün rüzgâr yok,” demiş Çıtçıt, “Köprü, sadece çift sayılara basan dostlarına izin verir. Çünkü rüzgâr yok, dengemiz önemli.” Prens Deniz köprüye bakmış. Bir, iki, üç, dört… Numaralar soldan sağa uzanıyormuş. “Çift sayılar iki, dört, altı, sekiz…” diye mırıldanmış. Sonra bir oyun kurmuş: her çift sayıda bir kez el çırpmış, tek sayıyı görünce durup derin nefes almış. Böylece dikkatini toplamış. İki, el çırp, dört, el çırp, altı, el çırp… Bir tahta biraz sallanınca, çantasından ipek ipi çıkarıp Çıtçıt’la birlikte sağlam bir düğüm atmışlar. “Düğümler de dost olur bazen,” demiş Çıtçıt. Köprüyü geçince, sincap ona küçük bir fındık verip, “Bunu yemezsen de olur, ama unuttuğunda çift sayıları hatırlatır,” demiş.
Ormanın içi gölge oyunlarıyla doluymuş. Kuşlar dalların arasında saklambaç oynarken, Deniz yürümüş, yürümüş ve Parıltı Mağarası’na varmış. Mağaranın girişi ışıltılı taşlarla süslüymüş. İçeri girer girmez, kendi adım sesinin geri geldiğini duymuş. “Deniz!” diye fısıldamış, “Deniz!” diye cevap gelmiş. Bir an kalbi hızlı çarpmış. Kaplumbağa Tuf Tuf’un öğrettiğini hatırlamış: “Korkunca beşe kadar say, nefes al beşe kadar say, ver.” Bir, iki, üç, dört, beş… Nefes almış bir, iki, üç, dört, beş… Nefes vermiş. Kalbi yavaşlamış.

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 4

Mağaranın tavanında minik bir yarasa baş aşağı asılı duruyormuş. “Ben Pıtır,” demiş incecik bir sesle, “Ben seslerden yol bulurum. Ses gider, kayaya çarpar, geri döner. İşte buna yankı denir.” Prens Deniz, “Bugün rüzgâr da sesi geri getirmiyor sanki,” demiş. Pıtır, “Rüzgâr çekilmiş olabilir. Ama senin düdüğün var, sesini ölçebiliriz,” diye gülmüş. Deniz düdüğünü üflemiş. Düdüğün sesi mağaranın sağ tarafından daha güçlü dönmüş. “Çıkış orada,” demiş Pıtır. Yürürken bir ateşböceği gölgesi titremiş. Işığı solgunmuş. Deniz, ateşböceğinin ışığının üzerine düşen büyük bir yaprağı nazikçe kaldırmış. “Bazen bir şey parlar, ama üstüne gölge düşer,” demiş Pıtır, “Gölge, ışığın önüne geçmesiyle olur. Işığa yer açınca, parıltı geri gelir.” Ateşböceği pır pır ederek minnetle kanat çırpmış.
Mağaradan çıkınca, gökyüzü biraz aydınlanmış. Yol, Renk Bahçesi’ne varmış. Bu bahçede çiçekler boyalarıyla konuşurmuş. Boyacı Kurbağa paletini tutuyor, ama paleti sanki eski bir gökkuşağı gibi solgunmuş. “Maviyi kaybettim!” diye ağlıyormuş. “Mavi olmadan gökyüzünü boyayamam, çiçeklerin içi ferah olmaz.” Prens Deniz etrafa bakmış. “Mavi gökte,” demiş, “Ama yerde de olabilir.” Küçük bir gölcüğe eğilmiş, “Bak, göl suyu göğü aynalıyor.” Kurbağa suya bakınca bir gülücük yayılmış. “Ayna gibi su!” Prens Deniz, kurbağayla birlikte bir deney yapmış: sarı yaprakları ve mavi göl yansımasını yan yana getirmişler. “Sarı ile maviyi karıştırınca ne olur?” diye sormuş Deniz. Kurbağa bir an düşünmüş, “Yeşil!” diye bağırmış ve kafasını sevincinden suya daldırmış. Birkaç damla su, susuz kalmış çiçeklerin üzerine düşmüş, çiçekler başlarını kaldırmış. “Renkler arkadaş olunca, yeni renkler doğar,” demiş kurbağa. “Nerede renk kaybolmuşsa, konuşup karıştırmayı dene.” Prens Deniz teşekkür edip birkaç renkli kurdele almış: rüzgârın yönünü görmek için.

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 5

Rüzgâr hâlâ görünmese de uzaktan Çan Tepesi’nin gölgesi belirmiş. Tepe, sisli bir yorgan giymiş gibiymiş. Prens Deniz tepeye tırmanırken kuzey tarafındaki ağaçların kabuğunda daha çok yosun gördü. “Pusulada N harfi kuzey demek,” diye mırıldandı. “Yosunlar da genelde kuzeyi sever.” Rüzgâr yoksa da, doğuyu ve batıyı bulmak iyiydi çünkü çanın pencereleri rüzgâra göre açılırmış.
Nihayet tepeye vardığında, çanın büyük gövdesi sarmaşıklarla sarılmış, ipi düğüm düğüm olmuş, küçük kuş yuvaları pencerelerin kenarlarına kurulmuştu. Bir köşede pofuduk bir bulut gibi duran Esinti saklanıyordu rengi neredeyse görünmüyordu. “Esinti,” diye fısıldadı Deniz, “Neden saklandın?” Esinti ürkekçe, “Çan çok gürültülüydü,” dedi, “Yavrular uyurken çaldı, yuvalar sallandı. Ben de uzaklaştım.” O sırada çanın içinden incecik bir ses geldi: “Ben de yalnız kaldım. Rüzgâr olmayınca sesim kederlendi.” Prens Deniz çömeldi, eliyle taşa dokundu. “İkinizin de kalbi kırılmış,” dedi yumuşakça, “Belki birbirinizi dinleyince çözüm buluruz.”

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 6

Önce etrafı incelemeye başladı. İp düğüm düğümdü ipek ipini çıkarıp eski ipi çözmeye çalıştı. Çıtçıt’ın öğrettiği sağlam düğümü hatırladı, ipi yeniledi. Çanın devasa dili biraz paslanmış gibiydi zeytinyağı şişesinden birkaç damla damlattı, yavaşça bezle sildi. Pencerelerden birinin kenarını sarmaşıklar kapatmıştı sarmaşıkları kırmadan nazikçe başka bir yöne yönlendirdi, yanına küçük bir çubuk dikerek yeni bir tırmanma yolu yaptı. Sonra pencerelerin yönlerini pusulasıyla ve yosunla kontrol etti doğudan eserse yumuşak, batıdan eserse güçlü çalacak şekilde panjurları açtı.
“Peki ya ses?” diye fısıldadı Esinti. “Yavrular uyanmasın istiyorum.” Prens Deniz düşündü. Aşağıdaki koyunlardan birinin dolaşan ufak bir yün topu vardı. Çantasındaki küçük tahta parçasına yünü sardı, ince bir keçe yastığı yaptı ve çanın diline zarifçe bağladı. “Artık sesin yumuşak ve sıcak olacak,” dedi çana. Renkli kurdeleleri pencerelerin kenarlarına bağladı rüzgârla dans ettiklerinde Esinti kendi gücünü anlayacaktı.

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 7

Her şey hazır olunca, Deniz geri çekildi. “Şimdi önce küçük bir nefes alalım,” dedi hem Esinti’ye hem çana. “Bir, iki, üç, dört, beş… Nefes al. Bir, iki, üç, dört, beş… Nefes ver.” Esinti derin, sakin bir nefes aldı ve usulca pencereden içeri süzüldü. Kurdeleler hafifçe kıpırdadı, yün yastığa dokunan çan dili çok hafif bir “ding” çıkardı. Ses, göl kıyısında suya düşen minik bir taş gibi, dalga dalga yayıldı. Yavrular uyanmadı, ama arıların antenleri titredi. Sis, sanki utanmış gibi, yavaş yavaş çekildi.
Aşağıdaki tarlalardan bir çocuk “Çan!” diye sevinçle bağırdı. Fırıncı, hamura gülümseyerek şekil verdi. Leylek postacı kanat çırptı. Ormanın kuşları, “Bu ses yumuşak, güvenli,” diye mırıldandı. Esinti pencereden içeri yeniden girdi, “Ben de özlemişim birlikte oynamayı,” dedi. Çan hafifçe kıkırdadı, “Yumuşak çalmak da çalmaktır.”

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 8

Prens Deniz, çanın gövdesine yaslanıp not defterine üç küçük cümle yazdı: “Dur ve bak. Dinle ve anla. Düşün ve dene.” Sonra ekledi: “Ve paylaş.” Çünkü az sonra Renk Bahçesi’nden Kurbağa, Parıltı Mağarası’ndan Pıtır, Köprü’den Çıtçıt ve daha niceleri tepeye gelmişlerdi. Her biri bir şey getirmişti: kurbağa su serpmiş, Pıtır küçük yankıları ölçmüş, Çıtçıt yeni bir düğüm göstermişti. Hep birlikte çanın etrafında sessiz bir piknik yaptılar. Gürültü yoktu sadece çiğnenen ekmeğin hışırtısı, elmanın çıtırtısı, rüzgârın fısıltısı. Deniz düdüğünü hafifçe üfledi Esinti onunla şarkı söyledi. Çan, yeni sesiyle aralarına katıldı: ding, ding… Sanki kalbin düzenli atışı gibi.
Akşam olduğunda, Prens Deniz saraya döndü. Kral ve Kraliçe onu kapıda karşıladılar. Deniz, “Çanı onarmak bir parçayı değiştirmek değilmiş,” dedi, “En çok birbirini dinlemeyi öğretmekmiş.” Kraliçe saçlarını okşadı, “Asıl krallık, küçük sesleri duyabilmektir,” dedi. Kral gülümsedi, “Ve doğru yerde doğru düğümü atmak,” diye ekledi.

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 9

O günden sonra Çan Tepesi her sabah yumuşakça çaldı. Esinti, yavrular uyurken hafif, tarlalar uyanırken biraz daha neşeli esti. Renk Bahçesi’nde mavi göl parladı kurbağa çocuklara, “Sarı ile mavi birleşince yeşil olur,” diye masallar anlattı. Parıltı Mağarası’nda Pıtır yankı oyunları öğretti korkanlara, “Beşe kadar say, nefes al,” dedi. Köprünün üzerinde Çıtçıt, çift sayıları söyleyerek gelen geçene eşlik etti. Arılar tekrar yuvalarını buldu çünkü rüzgâr kurdeleleri okşayarak yönünü söyledi.
Prens Deniz ise odasının penceresine küçük düdüğünü astı. Her sabah, çanın yumuşak sesiyle uyanıp avluya çıktı. Serçeler yine şakırdadı, çeşmenin damlaları yeniden şarkıya katıldı. Deniz, taşların yuvarlaklığını, karıncaların düzenini sevmeye devam etti. Ne zaman bir sorun çıksa, önce durdu ve baktı. Sonra dinledi ve anladı. Sonra düşündü ve denedi. Ve sonunda çözümlerini başkalarıyla paylaştı. Çünkü o anladı ki, bir prens olmanın en güzel yanı, emir vermek değil birlikte bir şeyleri onarmak, büyüklere ve küçüklere iyi bir arkadaş olmakmış.

Nazik Prens Deniz’in Macerası Rüzgârı Dinleyen Çan - Masal - 10

Ve o gece, ülke ay ışığının şefkatli kucağında uykuya daldı. Çan Tepesi uzaklardan hafifçe “ding” dedi. Cırcır böcekleri eşlik etti. Rüzgâr pencerelerden girip perdeye minik dalgalar çizdi. Herkes, yumuşak seslerin en güzel şarkılar olduğunu bilerek gülümsedi. Masal da burada, rüzgâr gibi usulca tamamlandı.

Mobil uygulama indir
Ücretsiz Store'da Sınırsız Eğlence! 🌟

Hem iOS hem de Android için birbirinden eğlenceli oyunlar ve büyüleyici masallar sizi bekliyor! Hemen keşfedin, eğlenceye katılın! 📱🎮📚