En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Çocuklar İçin İyilik Masalı Küçük Ali ve Dedesinin Köy Macerası

  • Masallar
  • Eklenme Tarihi: 06 Ekim 2023
  • Güncelleme Tarihi: 16 Kasım 2025
İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı
İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı - Masal Oku - Hikaye Oku

Küçük Ali, sabahları güneşle birlikte uyanmayı çok severdi. Gözlerini açar açmaz, odasının penceresinden içeri süzülen ışıklara bakar, “Bugün neler yapacağım acaba?” diye merak ederdi. Ali altı yaşındaydı, kıvırcık saçları ve her zaman gülen gözleriyle herkesin hemen sevdiği bir çocuktu. En çok da iyilik yapmayı seviyordu ama bunun ne kadar önemli olduğunu henüz tam olarak bilmiyordu. Sadece birine yardım edince içinin çok hafiflediğini, kalbinin sanki pamuk gibi yumuşadığını hissediyordu.
Bir sabah annesi, “Ali, bugün dedene gideceğiz. Köyde bize birkaç günlüğüne kalmamızı söyledi. Sen de gelmek ister misin?” diye sordu. Ali sevinçle yatağından fırladı. Dedesinin köyünü çok seviyordu. Orada ağaçlar, kuşlar, dere, hatta küçük keçiler bile vardı. Hem dedesi ona her seferinde yeni bir şey öğretirdi. “Tabii ki gelirim anne!” dedi Ali, gözleri parlayarak.
Hazırlanıp yola çıktılar. Arabayla giderlerken Ali pencereden dışarı bakıyor, tarlaları, kırlarda koşan kuşları ve arada bir görünen küçük evleri izliyordu. Annesiyle sohbet ederken, “Anne, dedem bana geçen sefer ‘İyilik yaparsan dünya güzelleşir’ demişti. Bu gerçekten doğru mu?” diye sordu. Annesi gülümsedi. “Evet Ali, yaptığın her iyilik, başkasının kalbine küçük bir ışık gibi düşer. O ışık çoğalınca dünya daha aydınlık olur. Hem iyilik, önce iyilik yapana döner.” Ali, “Yani ben birine yardım edersem, benim kalbim de aydınlanır mı?” diye sorunca annesi, “Evet, zaten sen onu hissediyorsun, değil mi?” dedi. Ali başını salladı. “Evet, içim bir tuhaf oluyor, sanki çok mutlu oluyorum.”
Bir süre sonra dedesinin köyüne vardılar. Dedenin küçük, beyaz badanalı bir evi vardı. Evin bahçesinde meyve ağaçları, renk renk çiçekler ve bir köşede küçük bir sebze bahçesi bulunuyordu. Dede Ali’yi görünce kollarını açtı. “Hoş geldin benim küçük kahramanım!” dedi. Ali dedesinin boynuna atladı. Dedesinin sakalının yüzünü gıdıklamasını hep komik buluyordu.

İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı - 2

İlk gün Ali, dedesiyle bahçede gezdi, kuşları izledi, toprağın kokusunu içine çekti. Akşam olunca dedesi ona bir bardak süt verip yanına oturttu. “Ali,” dedi, “yarın seninle küçük bir yolculuğa çıkalım mı?” Ali’nin gözleri kocaman oldu. “Nereye gideceğiz dede?” Dede, “Köyün etrafını dolaşacağız. Ama bu, iyilik dolu bir yolculuk olacak. Bakalım karşımıza neler çıkacak, kimlere yardım edebileceğiz,” diye konuştu. Ali hemen heyecanlandı. “Ben iyilik yapmak istiyorum dede! Hem de çok!”
Ertesi sabah güneş daha yeni doğmuşken Ali, dedesinin sesini duydu: “Ali, küçük yol arkadaşım, uyan bakalım.” Ali gözlerini ovdu, çabucak giyindi ve dedesinin yanına koştu. Dede sırtına küçük bir çanta almıştı. Çantanın içine su, bir parça ekmek ve birkaç elma koymuştu. “Uzun yürüyüşlerde yanımızda su ve biraz yiyecek bulundurmak önemlidir,” dedi. “Hem belki başkalarıyla da paylaşırız.”
Evden çıkıp köy yoluna doğru yürümeye başladılar. Yolun iki yanında tarlalar uzanıyor, arada bir ağaçlar göze çarpıyordu. Kuşlar cıvıldıyor, serin bir rüzgâr yüzlerini okşuyordu. Ali etrafına bakınırken birden yolun kenarında küçük bir kedi gördü. Kedi, çalılıkların arasında sıkışmıştı. Üstelik bir ayağını hafifçe havada tutuyor, miyavlayarak sanki yardım istiyordu.
Ali hemen kedinin yanına koştu. “Dede, bak! Kedi sıkışmış. Canı yanıyor galiba.” Dede yanlarına geldi. “Evet, ayağı bir dala takılmış galiba. Ama dikkatli olalım, canı yandığı için korkmuş olabilir.” Dede yere çöktü, Ali de yanına. Dede yumuşak bir sesle, “Korkma küçük dostum, sana yardım edeceğiz,” dedi. Ali, kedinin gözlerine baktı. Kedi de ona bakıyordu, gözleri sanki yalvarıyordu.

İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı - 3

Dede, elini yavaşça uzattı, dala takılan ayağı dikkatlice kurtardı. Kedi hafifçe miyavladı ama sonra rahat bir nefes aldı. Ali elini uzatıp kediye dokunmak istedi, kedi önce biraz çekinse de sonra Ali’nin elini koklayıp başını sürttü. Ali gülümsedi. “Dede, kedi bize teşekkür ediyor.” Dede başını salladı. “Evet, hayvanları anlamak için bazen sözlere gerek yoktur. Onlar bakışlarıyla da teşekkür ederler.”
Ali, çantasından bir parça ekmek çıkarıp küçük parçalar hâlinde yere koydu. Kedi kokladı, biraz yedi. Sonra hızlı adımlarla çalılıkların arasından kayboldu. Ali içini çekti. “Keşke daha çok yardım edebilseydik.” Dede, “Bak, onun küçük bir derdini çözdük, özgürce koşmasına yardım ettik. Bu da büyük bir iyiliktir. Unutma, iyilik sadece büyük şeyler yapmak değildir. Küçük bir yardımlar bile çok değerlidir,” dedi.
Yollarına devam ettiler. Köyün içinden geçerken, sokakların ne kadar sessiz olduğunu fark ettiler. Sadece uzaktan gelen bir tavuk gıdaklaması ve bir de rüzgârın ağaç yapraklarını hareket ettiren sesi duyuluyordu. Bir süre sonra, eski bir evin önünde oturan yaşlı bir teyze gördüler. Teyzenin önünde bir sepet vardı ve sepetin içinde çamaşırlar duruyordu. Ama teyze, sepeti kaldırmaya çalışıyor, zorlanıyordu.
Ali, dedesine bakıp, “Dede, teyze çok zorlanıyor. Yardım edebilir miyiz?” diye sordu. Dede gülümsedi. “Elbette. Bak, iyilik yapmak için fırsatlar karşımıza durmadan çıkar. Önemli olan onları fark etmektir.” Ali hemen teyzenin yanına koştu. “Teyze, istersen sepetini ben taşıyabilirim,” dedi. Teyze başını kaldırdı, Ali’ye şaşkınlıkla baktı. “Aa, sen de kimsin güzel çocuk? Yardım mı etmek istiyorsun?” Ali gururla, “Ben Ali’yim. Dedenin misafiriyim. Sepetini nereye götürmemi istersin?” dedi.

Teyze, “Ah kuzum, gözlerim pek iyi görmüyor, gücüm de eskisi gibi değil. Şu sepeti evin yanındaki iplerin olduğu yere kadar götürebilir misin?” diye sordu. Ali hemen sepeti dikkatlice kavradı. Sepet biraz ağırdı ama Ali sıkılmadan taşımaya çalıştı. Dede de arkasından yürüdü, Ali’ye sepeti yerleştirmede yardım etti. Sepeti ipe yakın bir yere bıraktılar. Teyze yanlarına geldi, başını Ali’nin saçlarına okşar gibi yaklaştırdı. “Allah senden razı olsun evladım. Ne kadar düşünceli bir çocuksun,” dedi.
Ali utangaçça gülümsedi. “Ben sadece yardım ettim teyze.” Dede, “İyilik yaptığın zaman böyle güzel sözler duyabilirsin. Ama asıl önemli olan, insanın içindeki huzurdur,” dedi. Ali, “Evet dede, içimde yine o hafiflik var,” diye mırıldandı. Teyze, “Bekleyin, size ev yapımı kurabiyelerimden vereyim,” diyerek içeri girdi. Bir süre sonra elinde küçük bir tabakla geri döndü. Tabakta mis gibi kokan kurabiyeler vardı. “Bu da benim teşekkürüm olsun,” dedi. Ali, “Ama biz yardım ederken ödül beklememiştik,” diye düşündü. Dede sanki onun düşüncelerini okumuş gibi, “İyiliğin en güzeli karşılık beklemeden yapılanıdır. Ama bazen insanlar teşekkür etmek için küçük hediyeler vermek isteyebilir. Önemli olan, senin yardım ederken ne hissettiğindir,” dedi.
Kurabiyelerden birer tane alıp teşekkür ettiler, yollarına devam ettiler. Ali, dedesine dönüp, “Dede, bugün zaten iki iyilik yaptık. Bu yolculuk çok güzel gidiyor,” dedi. Dede gülerek, “Daha yolumuz bitmedi, bakalım karşımıza neler çıkacak,” diye cevap verdi.
Köyün dışına doğru yürürlerken, küçük bir derenin yanına geldiler. Dere, berrak suyu ile sessizce akıyordu. Suya baktıklarında içindeki küçük balıkları görebiliyorlardı. Ali suyun kenarına çömeldi, elini suya dokundurdu. Su serindi. Tam o sırada, karşı tarafta oynayan çocuk sesleri duydular. Üç çocuk, dere kenarında koşturuyordu. Ancak içlerinden biri, elindeki uçurtmayı havaya kaldırmaya çalışırken ayağı taşa takıldı ve yere düştü. Ağlamaya başladı.

İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı - 5

Ali, “Dede, çocuk düştü!” diyerek ayağa fırladı. Dede, “Hadi, yanlarına gidelim,” dedi. Küçük köprüden geçip çocukların yanına ulaştılar. Yere düşen çocuğun dizleri hafifçe sıyrılmıştı, biraz kanıyordu. Ali’nin içi burkuldu. “Canın çok acıyor mu?” diye sordu. Çocuk hıçkırarak, “Acıyor,” dedi. Diğer iki çocuk korkmuş, ne yapacaklarını bilemez hâlde etrafında dolanıyordu.
Dede, çantasını açtı. İçinden küçük bir peçete ve su şişesi çıkardı. “Önce yarayı temizleyelim,” dedi. Dizleri dikkatlice silip temizledi. Sonra da Ali’ye döndü. “Ali, elimizde yara bandı yok ama gömleğimin temiz bir parçasını koparıp bağlayabiliriz. İyi olur mu?” Ali hemen, “Olur dede,” dedi. Dede gömleğinin alt kısmından küçük, temiz bir parça kopardı, çocuğun dizine nazikçe sardı. “Bak, şimdi acın biraz da olsa geçecek,” dedi.
Ali, çocuğun elini tuttu. “Biz de bazen düşüyoruz. Ama sonra tekrar ayağa kalkıyoruz. Sen de kalkarsın,” dedi. Çocuk, gözyaşlarını silip yavaşça doğruldu. “Teşekkür ederim,” dedi mahcup bir şekilde. Diğer iki çocuk da onlara bakıp, “Biz yardım etmeyi düşünemedik bile. Sadece korktuk,” dediler. Dede, “Korkmak normaldir. Ama bir daha böyle bir şey olursa, siz de arkadaşınıza su getirebilir, yanına oturabilir, onu teselli edebilirsiniz. Yardım etmek için illa büyük şeyler yapmanız gerekmez,” dedi.

Ali, çocukların uçurtmasını yerden aldı, hafifçe temizledi. “Bak, uçurtman da sağlam. Hadi birlikte uçuralım,” dedi. Hep beraber geniş bir alana geçtiler. Ali, uçurtmayı havaya kaldırdı, diğer çocuk koştu. Bir süre sonra uçurtma gökyüzüne doğru yükseldi. Rüzgârla dans etmeye başladı. Düşen çocuğun yüzü gülmeye başladı. Az önceki acısını unutmuş gibiydi. “Demek ki iyilik bazen bir uçurtmayı birlikte uçurmakmış,” diye düşündü Ali. İçine yine o güzel his dolmuştu.
Bir süre oynadıktan sonra Ali ve dedesi oradan ayrıldılar. Dede, “Bugün küçük ama önemli bir şey daha yaptın Ali. Bir çocuğun canı yanıyordu, hem yarasına hem de kalbine dokundun,” dedi. Ali, “İyilik sadece bir şey vermek değilmiş, bazen yanında olmak da iyilikmiş,” diye cevap verdi.
Güneş yavaş yavaş yükselmiş, hava biraz ısınmıştı. Ali biraz susadığını hissetti. Dede, çantasından su çıkarıp Ali’ye verdi. Ali içerken, “Dede, iyilik yapmak bazen yorucu ama bir o kadar da güzel. Bunun adına ‘iyilik dolu yolculuk’ diyebilir miyiz?” diye sordu. Dede gülerek, “Zaten bugünkü yolculuğumuzun adı o. Sen fark etmeden bu yolculuğun gerçek kahramanı oldun,” dedi.

İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı - 7

Köyün öbür tarafına doğru yürürlerken, ufak bir kalabalık gördüler. Bir grup köylü, büyük bir ağacın altında toplanmıştı. Yanlarına vardıklarında, bir kamyonun bozulduğunu, içindeki çuvallar dolusu patatesin yere döküldüğünü gördüler. Kamyonun sahibi, başını iki elinin arasına almış üzgün bir şekilde duruyor, köylüler de ona yardım etmeye çalışıyordu.
Ali, dedesine bakıp, “Dede, burada da mı yardım edebiliriz?” diye fısıldadı. Dede, “Tabii ki. İyiliğin büyüğü küçüğü olmaz,” dedi. Ali, hemen yere düşen patatesleri toplamaya başladı. Küçük elleriyle çuvallara patatesleri birer birer koyuyordu. Köylüler önce onu fark etmedi, sonra küçük bir çocuğun onlara yardım ettiğini görünce şaşırdılar. “Aferin sana küçük delikanlı,” dedi içlerinden biri. Dede de ona katıldı ve patatesleri toplamaya başladılar.
Kamyonun sahibi, “Siz olmasaydınız bu patatesleri toplamak saatler alırdı,” dedi. Ali, “Biz de yoldan geçiyorduk, gördük ve yardım etmek istedik,” diye yanıtladı. Dede, kamyon sahibine dönüp, “Bak, küçük bir çocuk bile elinden geleni yapıyor. Demek ki iyilik için yaş beklemeye gerek yok,” dedi.

Tüm patatesler toplandıktan sonra kamyonun sahibi, “Hepinize teşekkür ederim. Bu patatesleri pazara götürecektim. Geç kalırsam kimse almadan geri dönebilirdim,” dedi. Ali, “Artık zaman kaybetmeden gidebilirsin,” dedi. Kamyon sahibi gülerek, “Senin sayende küçük arkadaşım,” diye ekledi.
Günün ilerleyen saatlerinde, Ali ve dedesi yavaş adımlarla eve dönmeye başladılar. Ali biraz yorulmuştu ama yüzündeki gülümseme hiç kaybolmamıştı. Dede, “Bugün çok şey öğrendin Ali. Bana anlat bakalım, bu yolculuk sana ne öğretti?” diye sordu. Ali biraz düşündü. “Önce kedinin ayağını kurtardık. Sonra yaşlı teyzenin sepetini taşıdık. Sonra düşen çocuğun yarasını sardık ve onunla oynadık. Son olarak da kamyonun patateslerini topladık. Hepsi farklı iyiliklerdi. Ama hepsinde içim sıcak oldu. Demek ki iyilik yapmak insanı mutlu ediyormuş. Hem sadece başkalarına değil, kendine de iyilik yapmış oluyorsun,” dedi.
Dede memnuniyetle başını salladı. “Harika özetledin. Bir de şunu unutma: İyilik yapmak için zengin olmaya, çok güçlü olmaya ya da çok büyük olmaya gerek yok. Kalbin güzel olsun yeter. Bazen bir gülümseme, bazen bir ‘Geçmiş olsun’, bazen bir ‘Ben yardım ederim’ cümlesi bile dünyayı değiştirir,” dedi.

İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı - 9

Eve vardıklarında annesi kapıda onları bekliyordu. “Nasıl geçti yolculuğunuz?” diye sordu. Ali heyecanla, “Anne, o kadar çok şey yaptık ki! Kediye yardım ettik, teyzeye yardım ettik, çocuklara yardım ettik, patatesleri topladık. Bugün iyilik dolu bir gün oldu!” diye anlattı. Annesi gülümseyerek, “Ne güzel. Demek ki sen gerçek bir iyilik kahramanısın,” dedi.
Akşam yemek yerken, Ali yapılanları tekrar düşündü. İçinde hem yorgunluk hem de tatlı bir huzur vardı. Dede, “Ali, her gün böyle uzun yolculuklar yapamayabilirsin. Ama her gün, etrafına bakarsan, küçük de olsa bir iyilik fırsatı bulabilirsin. Mesela odanı toplamak, annene sofrayı hazırlamada yardım etmek, arkadaşlarına oyuncaklarını paylaşmak… Bunların hepsi iyiliktir,” dedi. Ali başını salladı. “O zaman ben her gün en az bir iyilik yapmaya çalışacağım,” diye karar verdi.
Yatma vakti geldiğinde, Ali yatağına uzandı. Pencereden içeri giren gece rüzgârı, perdeyi hafifçe sallıyordu. Gökyüzüne bakmak için pencerenin yanına gitti. Parlak bir yıldız dikkatini çekti. Sanki ona göz kırpıyormuş gibi ışıldıyordu. Ali, “Bugün çok güzel bir gündü. Yarın da iyilik dolu bir gün olsun,” diye fısıldadı. Sonra yatağına dönüp gözlerini kapattı.

İyilik Yapmanın Gücü Küçük Ali’nin Öğretici Köy Masalı - 10

Uykuya dalarken, sanki kedinin minik miyavlamasını, yaşlı teyzenin teşekkür dolu sesini, düşen çocuğun gülüşünü, kamyon sahibinin rahatlamış bakışlarını birer birer duydu. Bunların hepsi kalbinde güzel bir şarkı gibi yankılanıyordu. Ali, artık iyilik yapmanın ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Küçücük yaşında bile, dünyayı biraz daha güzel, biraz daha sıcak bir yer hâline getirebileceğini anlamıştı.
O günden sonra, Ali her yere gittiğinde iyilik fırsatlarını gözleriyle aradı. Bazen okulda arkadaşının düşen kalemini yerden aldı, bazen yolda gördüğü çöpleri çöp kutusuna attı, bazen de komşu teyzenin poşetlerini taşımaya yardım etti. Her seferinde, kalbindeki o sıcaklık büyüdü, büyüdü. Artık o, dedesinin söylediği gibi, “iyilik dolu yolculuğun kahramanı”ydı.
Ve böylece, küçük Ali’nin iyilik dolu yolculuğu hiç bitmedi. Çünkü o anlamıştı ki, iyilikle atılan her adım, insanın kalbini daha da güzelleştirir. O günden sonra Ali’nin dünyası, tıpkı içindeki kocaman, parlak kalp gibi, hep ışıl ışıl ve mutlu kaldı. Ve Ali, yaptığı her iyilikle hem kendi masalına, hem de başkalarının hayatına yeni, güzel sayfalar ekleyerek büyüdü.