Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, masmavi gökyüzünün altında geniş, yemyeşil bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte birçok sevimli hayvan yaşarmış. Hepsi birbirine çok bağlı, çok iyi arkadaşlarmış. Ancak içlerinden biri diğerlerinden biraz daha farklıymış: Bu, güzel mavi yelesiyle herkesin sevgilisi olan Kısrak Maviş'ti. Maviş, diğer atlardan çok farklıydı çünkü sadece yelesi değil, kalbi de kocamandı. Herkesle çok iyi geçinir, herkese yardım eder, her zaman etrafına neşe saçardı.
Kısrak Maviş'in en yakın arkadaşları Kuzu Karaca, Tavşan Pamuk ve küçük kuş Cikcik'ti. Her gün birlikte oyun oynar, çiftlikte koşar ve güneş batarken gökyüzünde yıldızları izlerlerdi. Hepsi çok eğlenceli bir günün ardından, gece olduğunda tatlı rüyalara dalmak için uyumayı dört gözle beklerdi. Ama bu gece farklıydı. Arkadaşları bir türlü uyuyamıyordu.
Bir akşam, çiftlikte her zamanki gibi güzel bir günün ardından güneş batmış, gökyüzü kararmış ve yıldızlar parlamaya başlamıştı. Ancak Maviş ve arkadaşları kendilerini bir türlü uykuya hazırlayamadılar. Kuzu Karaca, kocaman gözlerini açmış, bir sağa bir sola dönüyordu. "Maviş, ben bir türlü uyuyamıyorum," diye inledi. "Başımda bir sürü düşünce var. Yarın yapmam gereken işleri düşünüyorum ve nasıl dinleneceğimi bilmiyorum."
Tavşan Pamuk da aynı durumdaydı. "Evet Maviş," dedi Pamuk, "Ben de yarınki büyük havuç toplama yarışını düşünüyorum. Ya yeterince hızlı olamazsam?"
Cikcik, küçük kanatlarını çırparak, "Ben de uyuyamıyorum. Yarın çiftlik dışına uçmam gerekiyor ve hiç orada olmadım, biraz korkuyorum," dedi endişeyle.
Kısrak Maviş arkadaşlarının bu haline üzülmüştü ama bir çözüm bulabileceğini biliyordu. Her zaman sakin, sabırlı ve akıllı olan Maviş, arkadaşlarına dönüp, "Endişelenmeyin," dedi nazikçe. "Şimdi hep birlikte gözlerimizi kapatalım ve rahatlamaya çalışalım. Size çok güzel bir masal anlatacağım. Bu masal sizi sakinleştirecek ve uykuya dalmanıza yardımcı olacak."
Arkadaşları, Maviş'e güvenerek onun etrafında toplandılar. Kuzu Karaca, yumuşak otların üstüne kıvrılıp gözlerini kapattı. Tavşan Pamuk, minik patilerini vücudunun altına sakladı ve Cikcik, Maviş'in yelesine konarak rahatladı. Herkes sessizce Maviş'in masalını dinlemeye hazırdı.
Maviş derin bir nefes aldı ve masalına başladı: "Bir zamanlar, çok uzak bir diyarda, gökyüzüne uzanan yüksek dağların eteklerinde büyüleyici bir orman varmış. Bu ormanda yaşayan hayvanlar her gün neşe içinde oyun oynar, birbirlerine yardım eder ve ormanın güzelliklerinin tadını çıkarırlarmış. Bu ormanın en sevilen hayvanı, minik, parlak gözlü bir geyik yavrusuymuş. Onun adı Zıpzıp’mış."
Zıpzıp, ormanın her köşesini keşfetmeyi, yeni arkadaşlar edinmeyi ve her zaman etrafına neşe saçmayı çok severmiş. Ancak Zıpzıp'ın çok özel bir sırrı varmış. O, her gece uyumadan önce yıldızlara bakar ve yıldızların ona anlattığı hikayeleri dinlermiş. Bir gece, Zıpzıp uyumadan önce yine gökyüzüne bakmış ve yıldızlardan biri ona parlamış: "Bu gece sana bir sürprizim var," demiş yıldız. "Senin için çok özel bir rüya hazırladım. Ama bu rüya sadece uykuda seni bulacak."
Zıpzıp çok heyecanlanmış ama aynı zamanda biraz endişelenmiş. "Acaba bu rüya nasıl olacak?" diye düşünmüş. Yine de yıldızlara güvendiği için kendini çimenlerin üzerine bırakmış ve gözlerini kapatmış. Gözleri kapalıyken, yıldızların ışığı altında sıcak bir his hissetmiş ve anında derin bir uykuya dalmış.
Uyandığında kendini hiç bilmediği bir yerde bulmuş. Etrafında uçsuz bucaksız renkli çiçekler açıyor, gökyüzünde rengârenk kuşlar uçuyormuş. Ama bu rüya dünyasında her şeyin daha parlak, daha canlı olduğunu fark etmiş. Zıpzıp etrafa bakarken, karşısına kocaman bir balina çıkmış. "Merhaba küçük dostum," demiş balina gülümseyerek. "Burası rüya dünyası. Burada her şey mümkün! İstediğin her yere gidebilir, istediğin her macerayı yaşayabilirsin. Sadece hayal etmen yeter!"
Zıpzıp, balinaya hayran kalmış ve heyecanla, "Peki o zaman! Beni gökyüzüne uçurur musun?" diye sormuş. Balina gülümsemiş ve Zıpzıp'ı sırtına almış. Beraber gökyüzüne doğru yükselmişler. Zıpzıp, bulutların arasından geçerken kuşlarla dans etmiş, gökyüzündeki yıldızlara dokunmuş ve kendini özgür hissetmiş. Bu rüya öylesine güzelmiş ki, Zıpzıp rüyada kaldığı sürece hiçbir şeyin ona zarar veremeyeceğini biliyormuş.
Rüyanın sonunda balina onu yavaşça yere indirmiş ve Zıpzıp'a veda etmiş. Zıpzıp uyandığında hala balinanın sırtında hissettiği rüzgârı yüzünde hissediyormuş. Uyandığı gibi derin bir nefes almış ve kendini huzurla dolmuş hissetmiş.
Maviş masalını bitirdiğinde etrafına baktı. Arkadaşları çoktan derin bir uykuya dalmışlardı. Karaca mışıl mışıl uyuyor, Pamuk kollarını göğsüne sarmıştı. Cikcik ise Maviş’in yelesine sımsıkı sarılmış, hafifçe horluyordu. Maviş, arkadaşlarının huzurla uyuduğunu görünce içi mutlulukla doldu. O da yavaşça gözlerini kapattı ve derin bir uykuya daldı.
Gecenin sessizliği içinde, çiftlikteki tüm hayvanlar rüyalar alemine dalmıştı. Gökyüzündeki yıldızlar usulca parlıyor, etrafa huzur yayıyordu. Ve Kısrak Maviş, arkadaşlarına masallarıyla huzur getirmiş olmanın rahatlığıyla tatlı rüyaların içine süzülmüştü.
Sabah olduğunda, güneşin ilk ışıkları çiftliğin üzerine düşmeye başladığında, Maviş ve arkadaşları dinlenmiş bir şekilde uyandılar. O gece yaşadıkları güzel rüyalar, onları ne kadar mutlu ve huzurlu kıldığını fark ettiler. Karaca, "Teşekkür ederim Maviş, senin masalın bana harika bir uyku verdi!" dedi. Pamuk da, "Evet, ben de çok güzel bir rüya gördüm, hiç korkmadım," diye ekledi.
Cikcik ise küçük kanatlarını gererek, "Artık korkmadan uykulara dalabileceğim," dedi neşeyle.
Maviş, arkadaşlarına bakıp gülümsedi. "Her zaman yanınızdayım," dedi. "Bir daha uyumakta zorlanırsanız, birlikte başka güzel masallara dalarız."
O günden sonra Maviş ve arkadaşları, her gece uyumadan önce birbirlerine güzel masallar anlatmaya devam ettiler. Masallar onları rahatlatıyor, hayal dünyalarına dalmalarına yardımcı oluyordu. Bu sayede her yeni güne dinlenmiş ve mutlu bir şekilde başlıyorlardı.
Ve böylece, çiftlikte yaşayan hayvanlar her zaman mutlu, neşeli ve huzurlu oldular. Çünkü Maviş, arkadaşlarına her zaman güzel rüyalar ve huzurlu uykular getiren bir masal anlatıcısı olarak onların yanındaydı.
Gökten üç elma düşmüş: Biri Maviş'e, biri arkadaşlarına, biri de bu masalı dinleyen sizlere!
Arkadaşlarınla Paylaş