Bir zamanlar, güzel bir ülkede Ayşe adında sevimli bir kız yaşarmış. Ayşe'nin hayali, gerçek bir prensle tanışmakmış. Her gece yıldızları izlerken, hayalini kurar ve "Bir gün bir prens bulacağım ve mutlu bir şekilde yaşayacağız." dermiş.
Bir gün, Ayşe çiftlik evinin yanındaki ormanda yürüyüş yapıyormuş. Birden ormanda kayboluvermiş. Korku ile etrafına bakındığında, ormanda beyaz bir at belirmiş. Atlı, sarı saçları ve gözleri ile Ayşe'ye doğru gelmiş. Atlı, gerçek bir prensmiş ve adı Ahmet'miş.
"Merhaba Ayşe" demiş Ahmet. "Seni arıyordum. Yanımda benimle gelecek misin?" diye sormuş. Ayşe heyecanla kabul etmiş ve Ahmet'in atına binmiş.
Ahmet, Ayşe'ye sarılmış ve ona güvendiğini göstermiş. Birlikte büyük bir saraya ulaşmışlar. Saray, altın ve pırıltılarla doluymuş. Ayşe, gerçek bir prenses gibi hissetmiş.
Ahmet, Ayşe'ye sarayı gezdirmiş ve ona hikayeler anlatmış. Ayşe, bu süre boyunca Ahmet'in kalbini kazanmış. İkisi birbirlerine aşık olmuşlar.
Bir gün, kötü kalpli bir cadı saraya gelmiş. Cadı, prensi Ayşe'nin yanından ayırmak ve ona lanetler asmak istemiş. Ancak Ayşe'nin saf kalbi, cadının tüm kötülüklerine direnmiş.
Sonunda, prens ve prenses bir düğünle evlenmişler. Sarayda büyük bir düğün töreni yapılmış. Herkes Ayşe'nin ne kadar güzel bir prenses olduğunu konuşmuş.
Ve böylece Ayşe, gerçek bir prensle evlenerek hayalini gerçekleştirmiş. İkisi birlikte sarayda mutlu bir şekilde yaşamışlar.
Ayşe'nin prensle olan masalı, diğer çocuklara da ilham vermiş. İnsanların hayallerinin peşinden gitmeleri gerektiğini göstermiştir.
Ve bundan sonra, Ayşe ve Ahmet masalının anlatıldığı her evde yaşamaya devam etmişler. Her zaman çocukların kalplerinde yaşayan mutlu bir sonla.
