En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Ayın Gülüşünü Geri Getiren Kız Elif ve Pofuduk’un Hikayesi

  • Hikayeler
  • Eklenme Tarihi: 27 Eylül 2023
  • Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2025
Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku
Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - Masal Oku - Hikaye Oku

Elif altı yaşındaydı ve geceleri uyumadan önce en sevdiği tavşan oyuncağı Pofuduk’u yanına alıp pencereden gökyüzüne bakardı. Bir gece ay bulutların arasından gülümsüyor gibi göründü, ama o gülüş sanki biraz solgundu. Elif, “Ay neden yorgun gibi?” diye fısıldadı. Pofuduk’un kulaklarını düzeltip ona sarıldı. Tam o sırada odasının köşesindeki eski ceviz ağacından yapılmış dolabın kapağında minik bir ışık kıvılcımı belirdi. Işık büyüdü, büyüdü, bir kapı oldu. Kapının üstünde şeffaf harflerle Rüya Ormanı yazıyordu. Elif’in kalbi pıt pıt attı merak balonlar gibi içini şişirdi.
“Merhaba,” dedi incecik bir ses. Işıklanmış bir ateşböceği havada dans ediyordu. “Benim adım Işıltı. Rüya Ormanı seni bekliyor, Elif. Ayın gülüşü kayboldu. Onu geri getirmeyi başarabilecek biri lazım.” Elif, “Ben denerim,” dedi. Pofuduk’u sımsıkı tuttu, kapıdan içeri adım attı. Sanki yumuşacık bir rüzgâr onu okşadı, sanki pudra şekeri kokan bir bahara girdi. Ağaçların yaprakları gece bile ışıldıyor, çiçekler fısıldaşıyor, mantarlar gökkuşağının bütün renklerinde parlıyordu. Küçük derecikler minik şarkılar mırıldanıyordu.
Işıltı önden uçarak yolu aydınlattı. “Rüya Ormanı’nda her şey sözlerden yapılır,” dedi. “Nazik sözler çiçek açtırır, kırıcı sözler diken çıkarır. Ayın gülüşü, Nazik Sözler Ağacı’ndan yükselirdi. Ama insanlar bir süredir lütfen demeyi, teşekkür etmeyi, özür dilemeyi unutuyor. Ağaç da üzüldü ve susup kaldı. Ay da gülümsemeyi unuttu.” Elif durdu, düşündü. “Ben lütfen demeyi ve teşekkür etmeyi biliyorum,” dedi. “Özür dilemeyi de. Belki yardım edebilirim.”

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 2

“Yardım etmek istersen üç küçük hazineyi bulmalısın,” dedi Işıltı. “Nazik Sözlerin Tohumu, Sabırlı Nefesin Rüzgârı ve Paylaşmanın Suyu. Bunları Ay Tepesi’ndeki Gümüş Çanağa koyduğunda ay yine gülecek.” Elif’in gözleri parladı. Üç şey. Bir, iki, üç. Bu sayıların içinde gizli bir yol varmış gibi hissetti. “Hadi başlayalım,” dedi, yüreğini cesaretle doldurarak.
İlk durak, taşlarla süslü bir patikaydı. Taşların bazıları kalp şeklinde, bazıları yıldız gibiydi. En ortada yüzü çatık, gözleri kocaman bir kaya duruyordu. Üzerinde minik yosunlar vardı, ama en çok dudakları dikkat çekiciydi kocaman, somurtkan bir ağız. Işıltı fısır fısır uyardı: “Bu Somurtuk Kaya. Şarkı söylemez, ama konuşur.” Elif yaklaşıp gülümsedi. “Merhaba,” dedi. Kaya küt diye homurdandı. “Kim var orada? Üzerimden geçen, beni iten, beni görmeden yürüyen herkes beni unuttu. Ben de yolu kapattım.”

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 3

Elif küçük bir adım attı. “Özür dilerim. Seni rahatsız etmek istemem,” dedi. “İzin verirsen geçmek isterim. Lütfen.” Somurtuk Kaya’nın kaşları aralandı. “Bana lütfen diyen birini uzun zamandır duymadım,” dedi. “Sözlerime kulak veren birini de. Gördüğün gibi ben de biriyim. Canım var, gönlüm var.” Elif, “Seni gördüğüm için mutluyum,” diye ekledi. “Teşekkür ederim bize yol verdiğin için.” Kaya bir anda sadece taş olmaktan çıktı, sanki yüzünde güneş açtı. Çevresinde minik çiçekler birden bire pıt pıt açtı. “Nazik sözler kalbimi ısıttı,” dedi kaya ve içinden bir ışık tanesi çıkarıp Elif’e verdi. Bu ışık, minik bir tohum kadardı. “Nazik Sözlerin Tohumu,” dedi Işıltı, sevinçle kanat çırparak.
Yol, pamuk gibi beyaz, uçuşan tohumları olan kocaman pıtpıtların arasından geçiyordu. Papatyaları andıran bu pıtpıtlar, en ufak rüzgârda havaya kalkıp dönüyor, sanki küçük paraşütler gibi süzülüyordu. Tam o sırada rüzgâr birden güçlendi ve ortalıkta dolaşan kelebek yavruları telaşa kapıldı. “Yetişin!” diye çırpındılar. “Evimize geçemiyoruz!” Rüzgâr, tiz bir ıslık gibi “Fiuuu!” diye esiyordu. Işıltı, “Bu Rüzgârcık,” dedi. “O da oyun oynamayı sever, bazen biraz fazla sever.” Rüzgârcık gülerek etraflarında döndü, Pofuduk’un kulaklarını bile havalandırdı.

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 4

Elif kelebek yavrularına baktı. Bazılarının kanatları titriyor, bazılarının gözleri dolu doluydu. “Korktuğunuz zaman ne yaparsınız?” diye sordu. “Bilmiyoruz,” dediler. Elif diz çöktü, elini kalbinin üstüne koydu. “Ben bazen derin nefes alırım. Bir, iki, üç diye sayarım. Kocaman bir balonu şişiriyor gibi burundan nefes alır, sonra yavaşça veririm. Bunu üç kez yapınca içimdeki fırtına küçülür.” Kelebekler Elif’e baktı, sonra onu taklit etmeye başladı. Hep birlikte bir, iki, üç diye sayarak derin nefes aldılar, verdiler. Rüzgârcık, bu yumuşak nefeslerin arasına karışınca kendi hızı da yavaşladı. “Oo, ne güzel çıkardığınız sesler,” dedi ve fısıltıya dönüştü. “Bundan birazını alabilir miyiz?” dedi Işıltı. Rüzgârcık kıkırdadı. “Sabırlı Nefesin Rüzgârı’ndan bir tutam sizin olsun.” Elif’e küçük cam bir şişe uzattı. Elif şişeyi açıp kelebeklerin eşliğinde sakin nefeslerini içine doldurdu. Şişe içten içe parladı.
Rüzgâr durulunca yolun sonunda parlak bir dere göründü. Dere, gökyüzündeki bulutları ayna gibi yansıtıyordu. Suyun üstünde fındık kabuğuna benzeyen minik kâseler yüzüyordu. “Bunlar Su İnci’leri,” dedi Işıltı. “Paylaşıldığında çoğalır, saklandığında solar.” Derede oynayan beş küçük sincap vardı. Hepsi kâseleri kucaklamış, kimseye vermeden kenara çekiliyordu. “Bunlar bizim!” diye konuşuyorlardı. “Ne kadar çok olursa o kadar iyi.” Ama kâseler ağırlaşıp ellerinden kayıyor, suya düşüp akıp gidiyordu. Kıyıda mor menekşeler susuzluktan başlarını eğmişlerdi.

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 5

Elif yavaşça yaklaşarak diz çöktü. “Merhaba,” dedi yumuşacık bir sesle. “Sizinle bir şey denemek ister misiniz? Eğer sırayla alır ve birbirimizle paylaşırsak, hem kâseler düşmez, hem menekşeler doyar. Sırayla olursa daha hızlı olur.” Sincaplardan biri şüpheyle baktı. “Ama ya bize az kalırsa?” Elif Pofuduk’u gösterdi. “Ben Pofuduk’u kocaman seviyorum, ama onu başkalarına da gösterebilirim. Sevgi paylaşıldıkça azalmaz, çoğalır. Su İnci’leri de öyle.” Sincaplar birbirlerine baktı. En küçükleri utangaçça başını salladı. “Peki, deneyelim.”
Elif büyük bir yapraktan kayık yaptı. Yaprağın üstüne kâseleri sırayla koydular, herkes birer tane aldı, sonra menekşelere de birer tane verdiler. Menekşeler şapır şupur suyu içip dimdik oldular. O anda dere gülümsedi ve ortasında bir girdap şekillendi. Girdaptan inci gibi parlayan bir damla çıkıp Elif’in avucuna kondu. “Paylaşmanın Suyu,” dedi Işıltı, sevinçle. Sincaplar hep bir ağızdan “Teşekkür ederiz,” dediler. Elif gülümsedi. “Ben de teşekkür ederim,” dedi. Kalbi mis gibi tazelenmişti.

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 6

Üç hazineyi almışlardı ama yolun sonuna kadar küçük bir köprü daha vardı. Köprünün tahtaları yerinden çıkmış, her boşluğu bir şekil bekliyormuş gibiydi. Karşıda yerde üç tane tahta duruyordu: biri üçgen, biri kare, biri daire. “Hangi tahta nereye?” diye mırıldandı Elif. Köprünün kenarına eğildi, her boşluğu dikkatle inceledi. “Bu boşluk üç köşeli,” dedi. “Burası üçgen.” Üçgeni yerine koydu. “Bu boşluğun kenarları eşit,” diye düşündü. “Kare burada.” Karesini yerleştirdi. Son kalan daire de son boşluğa cuk diye oturdu. Köprü tamamlanınca altından dere tıngır mıngır bir ninni söyledi. Elif yürürken içinden “Dikkatli bakarsam bir şeyleri anlayabilirim,” diye geçirdi. Işıltı başıyla onayladı. “Gözlerin kadar kalbini de açtın bugün.”
Ay Tepesi’ne tırmanırken gökyüzü sanki daha yakına geldi. Uzakta yıldızlar göz kırpıyor, ay ise hâlâ usulca bakıyordu. Tepede gümüşten yapılmış bir çanak duruyordu. Bir yanında küçük bir kürek, bir yanında minik bir su kovası, diğer yanında cam şişe için yer vardı. Elif önce Nazik Sözlerin Tohumu’nu çanağın içine bıraktı. Sonra Paylaşmanın Suyu’ndan bir damla damlattı. En son Sabırlı Nefesin Rüzgârı’nı şişeden usulca serbest bıraktı. Rüzgâr hafifçe esip çanağın içini dolaştı, su damlası tohumun üzerine kondu.

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 7

O anda çanakta bir şey kıpırdadı. Tohum çatladı. İçinden incecik, gümüşi bir filiz çıktı. Filiz, sanki ip gibi uzayıp kıvrıldı, yükseklerdeki aya doğru uzandı. Her kıvrımında bir söz belirdi: “Lütfen, teşekkür ederim, özür dilerim, affeder misin, paylaşır mısın, yardım edebilir miyim?” Bu nazik sözler ayın tenine dokununca ay kıkırdamaya başladı. Önce hafif bir kık. Sonra “hıhıhı” diye bir gülüş. En son bütün gökyüzünü aydınlatan kocaman bir kahkaha oldu. Orman bir anlığına durdu, sonra her şey şarkıya döndü. Kuşlar ötüştü, yapraklar şırıldadı, dere mırıldandı, mantarlar ışıltısını artırdı. Nazik Sözler Ağacı, Ay Tepesi’nin karşı yamacında birdenbire çiçeklendi. Çiçeklerin her birinde küçük cümleler yazıyordu. Elif’in kalbi sevinçle genişledi.
Ay, gökyüzünden aşağı doğru eğilip fısıldadı: “Teşekkür ederim, küçük kahraman. Gülüşümü bana hatırlattın. Bazen kocaman cisimler bile küçük sözleri unutabilir. Sen hatırlattın.” Elif başını eğip, “Rica ederim,” dedi. “Ben de bugün çok şey öğrendim.” Ay gülümsedi ve Elif’e küçük bir taş gönderdi. Taş, avucunda ılık ılık yandı. “Bu taş, nazik söz söylediğinde ışıyacak,” dedi. “Karanlıkta kendi gülüşünü hatırlatacak.” Elif taşı cebine koydu. Pofuduk’un da bıyıkları memnuniyetle titredi.

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 8

Işıltı, “Artık dönme zamanı,” dedi, ama sesi hüzünlü değildi. “Rüya Ormanı kapısını hep bulabilirsin. Yüreğin nazik olduğunda yol kendiliğinden açılır.” Elif etrafa bir kez daha baktı. Sincaplar ağaçtan el sallıyordu, kelebek yavruları hava öpücükleri yolluyor, Somurtuk Kaya başıyla onaylıyordu. Elif hepsine el salladı. “Hoşça kalın,” dedi. “Yakında görüşürüz.”
Bir esinti, bir göz kırpışı. Elif kendini yine odasında buldu. Pofuduk kucağındaydı, pencereden içeri ay ışığı süzülüyordu, bu kez daha parlak, daha neşeli. Elif yatağına uzandı, “Bugün çok güzeldi,” diye mırıldandı. Göğsüne eliyle dokundu, derin bir nefes aldı, bir, iki, üç diye saydı, sonra yavaşça verdi. İçindeki her şey dingin ve ışıklıydı. Gözleri kapanırken, cebindeki küçük taş usulca parladı.

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 9

Ertesi sabah güneş perdeden içeri sızarken Elif annesiyle kahvaltıya indi. Kardeşi Efe, reçel kavanozuna yetişemeyince homurdanıyordu. Elif gülümsedi. “Ben yardım edebilir miyim?” dedi. Kavanozu Efe’ye uzatırken “Lütfen kapağını yavaş aç,” dedi. Efe de “Teşekkür ederim,” diye karşılık verdi. O anda Elif’in cebindeki taş, sanki biri minik bir ışığı açmış gibi bir an parladı. Elif bunu görünce içi sevgiyle doldu.
O gün parkta arkadaşlarıyla oynarken de elindeki topu sırayla paylaştı, “Lütfen” ve “Teşekkür ederim” demeyi unutmadı. Bir ara arkadaşının ayakkabı bağcığı çözüldü ve düşmek üzereyken Elif hemen yanına koştu. “İyi misin?” diye sordu, “İstersen düğümünü bağlayayım.” Arkadaşı, “Özür dilerim, topu sana atmayı unuttum,” dediğinde Elif gülümsedi. “Önemli değil, sırayla oynarız,” dedi. Bu sözler söylendiğinde cebindeki taş yine parladı, tıpkı Rüya Ormanı’ndaki gibi.

Pofuduk’la Macera Paylaşmak Sabır ve Ayın Gülüşü - Hikaye Oku - 10

Akşam olunca Elif pencereden gökyüzüne baktı. Ay güleçti, ışığı yumuşacık ama canlıydı. Elif fısıldadı: “Merhaba Ay. Biz iyi gidiyoruz.” O gece yine Pofuduk’u kucaklayıp uykuya daldığında, dolabının kapağında çok hafif bir pırıltı gördü. Işıltı, uzaktan kanat çırparak selam veriyor gibiydi. Elif gözlerini kaparken içinden kocaman bir teşekkür geçti: Rüya Ormanı’na, Somurtuk Kaya’ya, Rüzgârcık’a, sincaplara, menekşelere ve parla parla gülen Aya.
Çünkü artık biliyordu: Nazik sözler, sabırlı nefesler ve paylaşmak yalnızca Rüya Ormanı’nı değil, kendi küçük dünyasını da güzelleştiriyordu. Karanlık gibi görünen şeyleri bile aydınlatan küçük ışıklar vardı. O ışıklar, “Lütfen,” “Teşekkür ederim,” “Özür dilerim” diye başlayan cümlelerin içinde saklıydı. Elif, her gün yeni bir masalın kapısını nazikçe aralamayı öğrendi. Ve her gece, Rüya Ormanı’ndaki dostlarına gülümseyerek “Yarın yine görüşürüz,” demeyi. Mutlu kalpleri olanların yolları birbirine hep kolayca varırdı ay da bu sözleri duydukça biraz daha gülerdi. Böylece Elif’in macerası, ışıl ışıl bir mutlulukla bitti, ama içindeki masal hiç bitmedi.