En Güzel Hikayeler En Güzel Masal & Hikayeler Hepsi Tek Bir Sayfada

Elif ve Pati’nin Macerası Sisli Günde Neşe ve İcat

  • Hikayeler
  • Eklenme Tarihi: 27 Eylül 2023
  • Güncelleme Tarihi: 23 Ekim 2025
Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku
Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - Masal Oku - Hikaye Oku

Bir varmış bir yokmuş, gökyüzünün en pırıltılı mavisiyle örtülü, çiçeklerin sabahları birbirine hafifçe fısıldadığı bir kasabada, Maviçatı adında bir mahalle varmış. Maviçatı’nın evlerinin çatısı gerçekten de mavi imiş çünkü çocuklar göğe baktığında hayallerinin daha çabuk uçmasını isterlermiş. O mahallede, merakı hiç bitmeyen, kırmızı lastik ayakkabılarıyla yağmur damlalarının peşinde zıp zıp zıplayan Elif adında altı yaşında bir kız çocuğu yaşarmış. Elif’in cepleri, ilginç taşlar, minik düğmeler ve kurumuş yapraklarla hep şişkin dururmuş çünkü o, her şeyin bir gün işe yarayabileceğini düşünürmüş. En iyi arkadaşı da yumuşacık patili, gözleri zeytin gibi parlayan bir kediymiş: Pati. Pati, Elif’le birlikte her sokak köşesindeki gizemi koklayıp bulur, tıkırtıları dinler, pıtırtıları takip edermiş.
Elif’in karşı sokağında, bahçesinde rüzgâr gülleri dönen, kapısında çanlar şıngırdayan bir atölye varmış. Bu atölyenin kapısında küçük bir yazı asılı dururmuş: “Bir fikrin varsa içeri gir soruların varsa iki kapıdan da.” Atölyenin sahibi, herkesin “Dede Rüzgâr” dediği, saçları bulut gibi beyaz, gözleri sabah çiyi gibi parlak bir mucitmiş. Dede Rüzgâr, çocukların getirdiği her taşı, her çekirdeği, her kurdele parçasını saklarmış. Kavanozların üstünde etiketler olurmuş: “Tıkırtı çıkaran vidalar”, “Zıpzıplık veren yaylar”, “Kahkaha tohumları (henüz filizlenmedi)”. Elif, bir sabah ceplerinden çıkanları birer hazineymiş gibi Dede Rüzgâr’a uzatmış o da gülümseyerek tezgâhın üzerine dizmiş. “Her şey bir gün bir şeye dönüşebilir,” demiş. “İcat, merakla başlar, denemekle sürer, paylaşınca gerçek olur.”

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 2

O gün Maviçatı’ya garip bir sis çökmüş. Ne şakacı güneş ışınları oyalanmış, ne de çiçekler sabah şarkılarını söyleyebilmiş. Sis, gri bir battaniye gibi kasabanın üstünü örtmüş güzelim kokuları, renkleri, hatta kahkahaları bile içine çekmiş sanki. Komşu teyze çiçeklerine su verirken durup “Off, ne sessiz oldu buralar,” demiş. Parktaki salıncaklar bile “gıcık gıcık” değil, “hımmm” diye susmuş. Pati, kuyruğunu kıvırıp “Miyav?” diye sorar gibi Elif’e bakmış. Elif’in kalbi pıt pıt atmış, “Bir şey yapmalıyız,” demiş. Çünkü kahkahalar kaybolduğunda, misketlerin pırıltısı da kaybolur, uçurtmalar rüzgârı unuturdu.
Elif hemen Dede Rüzgâr’ın atölyesine koşmuş. Kapıyı çalarken çanlar “şırınk şırınk” diye çalmış. Dede Rüzgâr, dev büyütecin arkasından bakıp “Hoş geldin, meraklı göz,” demiş. Elif olup biteni anlatmış. “Sis geldi, kahkahalar gitti. Sanki gökyüzü yorgun.” Dede Rüzgâr, sakalını sıvazlamış ve pencereden dışarı bakmış. “Demek kahkahaları geri çağıracak bir şeye ihtiyacımız var,” demiş. “Ne dersin, kahkahaları yakalayıp çoğaltan bir Gülüş Çarkı yapsak?” Elif’in gözleri birer ateşböceği gibi parlamış. Pati “Mrrr!” diye onaylamış. “Ama nasıl?” diye sormuş Elif. “İcat etmek,” demiş Dede Rüzgâr, “önce sormakla, sonra çizmekle, sonra da denemekle olur. Hadi önce plan yapalım.”

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 3

Tezgâhın üstüne bir kâğıt açmışlar. Elif, kalemi alıp çark çizerken, Dede Rüzgâr küçük bir boru, bir düğme ve yelpaze kanadı gibi ince bir pervane çizmiş. “Bu çark, gülüşleri hissederse dönecek,” demiş Dede. “Pervane rüzgâr gibi neşeyi yayacak. Düğmeye basınca müzik çalacak. Boru da renkleri üfleyecek.” Elif, “Renkleri nasıl üfleyecek?” diye sormuş. “Renkler nerededir?” Dede gülümsemiş. “Bazen çiçeklerde, bazen gözlerde, bazen de kalplerde. Biz onlara bir yol açarız gerisini onlar bulur.” Pati de masanın üzerine atlayıp kuyruğuyla kâğıdı işaret etmiş, sanki “Şuraya bir kuyruk tüyü fırçası ekleyin!” dermiş.
Malzemeleri toplamaya çıkmışlar. Komşu amca, eski bisikletinden kalma bir zil vermiş “Din din!” diye çalıyormuş. Fırıncı, boş bir un torbasını “Rüzgâr çuvalı olsun,” diyerek vermiş. Bal arıları, çiçeklerden topladıkları baldan minik bir damlacık bırakmışlar “Bu bal, parçaları birbirine tatlı tatlı yapıştırır,” demişler gibi. Leyla Leylek kıyısından bir tüy bırakmış “Yumuşak rüzgâr gerekir,” demiş. Sümüklüböcek dostları bile kabuklarının içinden çıkan minik bir kabuk parçasını, “Sesi büyüten bir kulak olsun,” diye uzatmışlar. Herkesin katkısı küçücükmüş ama Elif küçük şeylerin büyük işlere nasıl can verdiğini biliyormuş.

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 4

Atölyeye dönüp işe koyulmuşlar. “Önce güvenlik,” demiş Dede Rüzgâr Elif’e minik bir gözlük taktırmış, Pati’ye de küçücük bir önlük. Çarklar tıkır tıkır, yaylar zıp zıp, tornavida “tırt tırt” dönerken Elif, “Bunu buraya takalım, bu düğme kırmızı olsun çünkü kırmızı ‘dikkat!’ demektir,” demiş. Dede “Harika,” diye başını sallamış. Planı takip edip, Gülüş Çarkı’nı bir araya getirmişler. Adına “Cıvıl Cıvıl 1” yazan bir etiket yapıştırmışlar. Şimdi deneme zamanıymış.
Cıvıl Cıvıl 1’in düğmesine bastıklarında alet “vınnn” diye hafifçe titremiş. Pervane dönmüş, boru içinden “puf puf” diye minik bulutlar çıkmış. Elif gülümseyip “Heh, çalışıyor!” diye sevinmiş. Ama bulutlar kahkaha getirmemiş, sadece hıçkırık gibi “hik! hik!” sesleri çıkaran baloncuklar olmuş. Pati baloncukları patlatırken “pıt!” “pıt!” sesleri çıkmış ve ikisi de istemeden “hik!” diye hıçkırmış. “A maa!” demiş Elif, bir eli göğsünde, “Bu olmadı.” Dede Rüzgâr gülümsemiş. “İcat böyle bir şeydir,” demiş. “Olmayınca ‘Aaaa!’ deyip bırakmak yok ‘Neden olmadı?’ diye sorup yeniden deneriz.” Elif kâğıda, “Hıçkırık baloncukları istemiyoruz,” diye yazmış ve borunun ucuna Leyla’nın tüyünden bir süzgeç yapmayı önermiş. “Belki sadece kahkaha havayı geçsin, hıçkırıklar kalır.”

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 5

İkinci denemede, süzgeç sayesinde baloncuklar azalmış, yerine minik cıvıltılar yayılmış. “Cıvıl Cıvıl 2” biraz daha iyiymiş ama sis hâlâ mahallenin üstünde asılı duruyormuş. “Belki de neşeyi sadece üflemek yetmez,” demiş Elif düşünceli. “Neşeyi yakalayıp çoğaltmalıyız.” O sırada komşu çocukları kapıdan çekinerek bakmış. “Biz de yardımcı olabilir miyiz?” diye sormuşlar. Dede Rüzgâr, “Elbette,” demiş. “Gülüş Çarkı, gülüşsüz dönmez siz gülmezseniz, o da gülemez.” Çocuklar içeri girip, ellerini yıkayıp tezgâhın etrafında toplanmışlar.
Elif, arkadaşlarıyla birlikte bir “Gülüş Yakalama Ağacı” yapmayı önermiş. Çubuklardan dallar, kurdelelerden yapraklar, eski zillerden meyveler. Her meyveye birer ip bağlamışlar iplerin ucuna da minik kağıt torbalar. “Buraya gülüşleri dolduracağız,” demiş Elif. “Gülüşler torbalarda saklanınca Cıvıl Cıvıl 3’ün içine çekilecek.” Her çocuk sırayla komik yüzler yapmış, diliyle tıngırdatmalar, kollarıyla kuş taklitleri. Ziller “din din”, torbalar “şıkır şıkır” seslerle dolmuş. Pati, yerde taklalar atmış, leğene hoplamış, samanların arasından burnunu çıkarıp “hapşu!” demiş bu bile herkesi güldürmüş.

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 6

Sis, bu kahkahaları duyunca biraz kıpırdanmış sanki “Ama ben griliği seviyorum,” dermiş. Elif, Gülüş Çarkı’nın düğmesine bastığında “vıııınn” diye güçlü bir ses çıkmış, zillerle birlikte bir müzik başlamış: “Tin tin, dun dun, la la!” Pervane, Rüzgâr Çuvalı’na nefes doldurmuş. Borudan renkli şeritler “fuuuu” diye akıp gökyüzüne doğru yükselmiş. O renkler, çocukların gülüşleriyle parlamış, sisin göbeğine değdikçe sis “ay!” diye çekilmiş gibi dağılıvermiş. Tam kalın bir gri parça direnirken, Cıvıl Cıvıl 3 bir an “tık” diye durmuş. Çocuklar sustu çünkü merak korkuyu çağırırsa gülüşler kaçar. Elif kâğıttaki notlara bakmış, “Alet çok çalışınca yoruluyor,” demiş. “Dinlenip tekrar denememiz gerek.”
Dede Rüzgâr, “Şimdi ritim zamanı,” demiş. “Neşe sadece sesten değil, birlikte olmaktan doğar.” Herkes bir çember olmuş avuçlarına hafifçe vurup “pıt pıt” ritimleri yapmışlar. Pati kuyruk ritmi tutmuş: “fırt fırt.” Elif iki adım zıplamış, bir tur dönmüş, “Zıp zıp, dön dön!” Ritim büyümüş, oda bir kalp gibi atmış. Cıvıl Cıvıl 3 sanki ritmi duymuş pervane kendi kendine “vın vın” demiş, borudan bu kez uçurtma şekilli ışıklar fırlamış. Uçurtmalar sisin içine dalıp onu gıdıklamış. Sisçiğin içinden “hihi, hihi” gibi şaşkın kahkahalar çıkmış ve gri parça da gülmeye başlayınca rengi açılıp sabah bulutu gibi beyazlamış.

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 7

Gökyüzü yeniden maviliğini bulunca, güneş “merhaba!” der gibi pencerelere dokunmuş. Çiçekler başlarını kaldırmış, arılar “vız vız” geri gelmiş. Mahalle bir anda cıvıl cıvıl olmuş. Komşu teyze, “Ay, ne güzel oldu!” demiş. Fırıncı amca, fırından yeni çıkmış simitleri getirip çocuklara ikram etmiş. Leyla Leylek, gökyüzünde geniş bir tur atmış, “lak lak” diye mutlulukla seslenmiş. Gülüş Çarkı, küçük bir ışıkla “tıng” deyip duruvermiş sanki “Görev tamam” der gibi.
Elif, Dede Rüzgâr’a dönüp “Biz başardık mı?” diye sormuş. Dede Rüzgâr’ın gözleri parlamış. “Siz başardınız,” demiş. “Çünkü soru sordunuz, çizdiniz, denediniz, vazgeçmeden düzelttiniz ve en önemlisi, paylaşarak yaptınız. Mucize dediğin bazen bir düğme, bir ip, bir tüy değildir bir araya gelen kalplerin keşfidir.” Pati Elif’in omzuna tırmanıp başını yana koymuş, “mrrr” diye pür etmiş.

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 8

Akşam olduğunda mahalleli küçük bir şenlik kurmuş. Gülüş Çarkı, herkes görebilsin diye meydana taşınmış yanına da Gülüş Yakalama Ağacı dikilmiş. Çocuklar diledikçe iplerin ucunu çekiyor, minik kahkahalar “cik cik” diye havaya karışıyormuş. Dede Rüzgâr, Elif’e küçük bir defter vermiş: “İcat Günlüğün.” İlk sayfaya Elif şu cümleyi yazmış: “Bugün sis gitti, çünkü birlikte güldük.” Sonra defterin kenarına bir çark, bir tüy, bir bal damlası ve bir kalp çizmiş. “Yarın yeni bir şey deneyelim mi?” diye sormuş. Dede, “Elbette,” demiş. “Belki de yağmurları melodilere dönüştüren bir şemsiye yaparız. Ya da rüyaları hatırlatan bir yastık.”

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 9

O gece Elif, penceresinden yıldızlara bakarken, “Her şey bir gün işe yarayabilir,” diye fısıldamış. Ceplerindeki taşlar, düğmeler, kurdeleler sanki “evet” der gibi kıpırdanmış. Uykusu geldiğinde, Pati ayakucuna kıvrılmış dışarıda rüzgâr gülleri “fırıl fırıl” dönmüş. Maviçatı, gülüşlerin sıcaklığında mışıl mışıl uyumuş. Ve sabah olduğunda, kim bilir, yeni bir soru çoktan kapıyı çalmaya hazırmış.

Pati ve Dede Rüzgâr’la İcat Dolu Çocuk Hikayesi Oku - 10

İşte o gün bu gündür, ne zaman Maviçatı’nın üstüne biraz hüzün çökmeye kalksa, çocuklar ritim tutar, Gülüş Yakalama Ağacı’ndan ipleri çeker, Cıvıl Cıvıl’ın minik pervanesini çevirirmiş. Çünkü onlar bilirmiş ki, mucizeler gökten düşmez meraktan, sevgiden ve birlikte denemekten doğar. Bir varmış, bir yokmuş ama aslında hep varmış: Soran gözler, paylaşan eller ve gülen kalpler. Ve masal burada, kahkahaların sıcaklığında, neşeyle bitmiş.